T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 23 MAYIS 2006 SALI | ||
|
|
Danıştay 2. Dairesi'ne yönelik saldırının sebep olduğu ilk günkü öfkenin yerini, olayın ardından ortaya dökülen çıplak gerçeklerin şaşkınlığı aldı. Bu şaşkınlığın sebebi, gözaltına alınanların kişilikleri, medyaya yansıyan bilgilerin çeşitliliği... Ortaya çıkan tablo gerçekten inanılır gibi değil. Gözaltına alınanların kişiliklerinden ve medyaya yansıyan bilgilerden bağımsız olarak diyeceğimiz şu: Daha önce hangi ülke benzer bir süreç yaşadıysa istisnasız hepsinde benzer şaşkınlıklar görülmüştür. İyi aile babaları, şerefli kurumların üyeleri, hemen her toplumsal tabandan meslek sahipleri... Böyle insanların siyasî cinayetler, suikastlar, kitle eylemleriyle ne ilişkisi olabilir? O tür eylemler, ipsiz-sapsız tiplerin, bağnaz ideoloji sahiplerinin, vicdanını yabancılara satacak kadar alçalmış kişilerin işi olabilir ancak... Oysa kazın ayağı hiç de öyle değil. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan Dünya Düzeni iki kutupluydu; bir tarafta Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı, diğer tarafta ise 'Hür Dünya' diye anılan ABD etrafında konuşlanmış, savunmasını NATO'ya emanet etmiş ülkeler... İki blok arasındaki ilişki tarzını belirleyen de iki sözcüklük bir deyimdi: Soğuk Savaş.. Soğuk Savaş, blokların lideri durumundaki ülkelerin karşı bloku teşkil eden ülkeleri 'istikrarsızlaşma' girişimleri biçiminde yürütülüyordu. Sözgelimi Washington Moskova'ya meydan okumak için Macaristan'ın içini karıştırıyorsa, Moskova da karşı blokun liderine mesajını Türkiye üzerinden veriyordu. Sovyetler Macaristan'ı blok içerisinde tutmak için elinden geleni yapıyordu; ABD de Türkiye için benzer hisler besliyordu. 'Hür Dünya' liderinin kendi blokundaki ülkelerin öteki blokun etkisi altına düşmesini engellemek için bulduğu formüllerden biri, mevcut resmî askerî yapılanmasına paralel bir başka güç oluşturulmasıydı. Ya doğrudan işgal yoluyla ya da sandıktan 'aykırı' iktidarlar çıkmasıyla ülkenin Sovyet nüfuz alanına geçmesi tehlikesi belirdiğinde, o güçlerin kendiliğinden harekete geçmesi planlanmıştı. Bir çok Avrupa ülkesinde, 'sol' kisvesi altında vuran da, 'sağ' idealler uğruna sokaklara dökülenler de o güçlerle irtibatlı gruplardı. Bazı ülkelerde başarılı olmuş, bazılarında niyet düzeyinde kalmış darbeler de yaptı o güçler... İki bloklu dünya sistemi Sovyetler Birliği'yle birlikte yıkıldı, ancak Soğuk Savaş kurumlarından en önemlisi olan yarı-askerî oluşumun tasfiyesi ciddi bir soruna dönüştü. Bazı ülkeler, o dosyayı sessiz sedasız kapatmayı yeğledi; örgütün kendisi için çizilmiş alanı çiğnediği bazısında ise ciddi hesaplaşmalar yaşandı. Bologna Tren İstasyonu'nda 100'den fazla insanın hayatını kaybettiği bir bombalama eylemi gerçekleştirmiş, Başbakan Aldo Moro ve onlarca siyasî figüre karşı suikast düzenlemiş olan İtalya'daki örgütün üyeleri yargı önüne çıktılar... İtalya, yedi kez başbakanlık yapmış Guillio Andreotti dahil çok sayıda politikacıyı, subayı, istihbaratçıyı, işadamını, gazeteciyi 'yasa dışı örgüt oluşturup toplum düzenini bozdukları' gerekçesiyle yargıladı, cezaevlerine attı. NATO kapsamında kurulmuş olan örgüt, zaman içerisinde, küçük çıkarlara âlet edilecek biçimde evsaf değiştirmişti çünkü. Bizde durum ne? Bizde de benzeri bir yapılanmanın olduğu ve Soğuk Savaş sonrasında sessiz-sedasız tasfiye edilmek istendiği biliniyor. Örgütün üyelerinin özelliği ve karıştığı eylemlerin yaygınlığı sebebiyle tasfiye kolay değildi. İşlemi daha da içinden çıkılmaz hale getiren bir durumu da unutmamak gerekiyor: Bizdeki örgüt, başta ipleri yabancı ellerdeyken zaman içerisinde önce bazı ülke-ötesi eylemlerde kullanılarak 'millileştirilmiş', daha sonraları da kendini birdenbire boşlukta hisseden bazı dişli üyeleri tarafından 'özelleştirilmiş' bulunuyor... Tasfiye her zaman zor bir süreçtir zaten...
|
![]()
| ||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |