T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 23 MAYIS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Darbesiz yaşayabilir miyiz?

Tabii ki öncesi de var ama, özellikle Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılması ve Danıştay saldırısından bu yana, olan bitenlere bakıp aşırı derecede rahatsızlık duyanlar, tepkilerini şöyle dile getiriyorlar:

"Biz bu filmi görmüştük."

Aynı filmi tekrar görmek istemediklerini belirtiyorlar, ısrarla.

İyi de, film aynı olsa bile aktörler farklı.

Yönetmen de değişmiş, yapım ekibi de.

Yetmez mi?

Dünya sinema tarihini bir tarayın, bazı önemli filmlerin değişik tarihlerde defalarca çekildiğine şahit olursunuz.

Dünyada o şekilde yapılıyorsa, bizde niye yapılmasın?

*

Tarih, "tekerrürden ibaret" değilse bile, tekerrürsüz de olmuyor demek ki.

Bugün yaşadığımız olaylar, önemli veya önemsiz şekilde derecelendirilerek yarın tarihe geçecek.

Olayların hangi dizilimle gerçekleştiğini, önce hangi tür olayların yaşandığını ve sonra hangi gelişmelerin görüldüğünü/görüleceğini az buçuk ilgilenenler dahi biliyor.

Satranç tahtasında önce piyonlar hareket eder.

Tercihlere dayalı olarak işleyişe göre oyun ilerler.

En son hamlede şah devrilir ve oyun biter.

Kurallar her oyuncu için aynı olmasına rağmen, acemilerin usta oyuncu karşısında şansı yoktur.

*

17 Ağustos Marmara depreminden sonra, deprem uzmanlarının sıkça söyledikleri "Depremle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz" sözünü hemen hatırlayacaksınız.

Kulaklarımızda öylesine yer etti ki ne zaman ufak bir sallantı olsa, değerli profesörlerimizin o cümlesini hatırlıyoruz.

Son günlerde ülkenin değişik bölgelerinde hafif depremler görüldü.

Çorum'un Laçin ilçesinde üç deprem oldu. 3.4, 3.7 ve 3.2 büyüklüğünde.

Sinop'ta 4.6, Afyon'da 3.7, Hakkâri'de 3.8 ve Bitlis Hizan'da 4.8.

Ülkemiz fay hatlarının üzerinde bulunuyor çünkü.

Ve bu yüzden, depremle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz diyenler haklıdır.

*

Başka fay hatları da var memleketimizde.

Adını "siyasi faylar" olarak koymak mümkün.

O fayların harekete geçmesi halinde, kimi zaman ekonomik kriz görülür, kimi zaman terör.

Tabii sözün burasında iç dinamikler ile dış dinamikler konusunun açılması gerekir ama fakir lakırdıyı uzatmaktan çekinmektedir.

Gerilim, bunalım, faili meçhul, suikast, sabotaj, çete, mete...

Bunlar sıkça duyulmaya başlandığında, bilin ki sonunda düdük çalacaktır.

Bir de bünyemizin düdük sesini duymaya alışmışlığı, adeta tiryakiliği söz konusudur elbette.

*

Geçenlerde bir mail geldi.

Açtım baktım, darbe sathı maili.

Şayet darbe sathı mailine girdiğimizi söyleyenler haklıysa (ki bazıları darbe oldu bitti haberiniz yok diyor) geçmiş olsun; yapacak bir şey yok demektir.

Fakat söyleyecek bir şeyler olmalı.

Kendi payıma şunu söyleyebilirim:

Depremle birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda olduğumuz gibi, darbeyle de birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız.

Fayların yerini belediye meclisi kararıyla değiştiremeyeceğimize göre...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi