T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 25 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
Aşırı gecikmeli posta hikayelerini hep sevmişimdir. Mektubu atan ya da alması gereken kişi olsaydım, elbette böyle hissetmezdim. Ama fazla dert etmeye de gerek yok; hayat zaman zaman insanlara böyle küçük oyunlar oynuyor. Duruma göre ders almak, ibret almak, eğlenmek, üzerinde ince düşüncelere dalmak ya da bize her ne ilham ediyorsa o tarafa gitmek lazım... Yeter ki elde şaşırtıcı, düşündürücü, irkiltici tarafından iyi bir aşırı gecikmeli posta hikayesi bulunsun. Mümkünse bu hikaye bire bir de yaşanmış olsun. Neyse ki bu türden hikayeler her üç beş ayda bir ajanslara düşüyor. Onlardan en tazesini geçtiğimiz günlerde gazetelerde okudum. Size de kısaca aktarayım: Hadise, 29 eylül 1910'da Belçika'dan postalanan ve 2006 yılının şu yağmurlu bahar günlerine gelinceye kadar Fransa'daki adresine bir türlü ulaşamayan bir kartpostalla ilgili... Postalama adresi ile ulaşacağı adresin arası sadece 3 kilometre... Ama mektup postalandığı tarihin üzerinden tam 96 yıl geçtikten sonra üzerinde yazılı olan adrese ulaşıyor. Maalesef mektubun gönderildiği kişi sizlere ömür... 1978'de dünyamızdan ayrılmış. Yani kartpostalı okuması gereken kişi öleli 28 yıl olmuş. Kartpostalı ailesi almış ve elbette hepsi çok şaşırmışlar. Siz de olsanız şaşırırdınız; 28 yıl önce ölmüş annenize ya da babanıza (haber metninden alıcının kim olduğundan hiç sözedilmiyor) yaşadığınız zamanın neredeyse bir asır öncesinden bir kartpostal geliyor. Bu hadise kesinlikle her gün başınıza gelebilecek hadiselerden değil... Şaşkınlık dışında ne hissedilebilir, onu kestirmek de kolay olmasa gerek... Ben onların yerinde olsam kartpostalı okumaya yönelik şiddetli bir merak spazmı geçirirdim herhalde. Böyle bir kartpostalın arkasına bir asır önce karalanmış olan satırları okumak, muhtemel ki zaman makinesinin başka bir isim bulamadığım zamazingolarına vakumlanmak gibi bir ruh türbülansına sokar insanı. Kesinlikle Akmerkez'de dolaşmaktan daha ilginç... Gönderen ve alıcı hakkında esrar korunmuş ama haberin içeriğinde hadiseye ilişkin birkaç enteresan detay daha var. Mesela; Posta şirketi bu aşırı rötarla ilgili bir açıklama yapıyor ve Belçika'dan postaya verilen kartpostalın, birkaç gün sonra Fransa'nın kuzeybatısında bulunan Calvados'daki postaneye ulaştığını bildiriyor. Aynı açıklamada, kartpostalın postanedeki evrak dolapları arasında unutulmuş, birkaç yıl sonra da yeniden bulunmuş olabileceği bilgisi de verilmiş. İşin tuhaf yanı, Calvados'taki postane bundan 60 yıl önce kapanmış. Yani 60 yıldır zaten böyle bir postane yok. Benim aklıma gelen soru sizin aklınıza da geliyor mu? Geliyor olmalı; Calvados'taki postane 60 yıldır kapalı ise, gönderildikten 96 yıl, ulaşıp kaybolduğu postanenin kapanmasının 60 yıl sonrasında kartpostalın adresine ulaşmasını kim nasıl sağlıyor? Bütün dünya yatıp kalkıp Da Vinci'nin Şifresi ile uğraşıyor. Ama bakınız, hayatın orasına burasına ne kadar naif şifreler, gizler, sırlar saklıyor zaman. Yaşadılar, öldüler, yaşıyoruz ve... Cümleyi tamamlamak içinizden gelmiyorsa eğer, bilin ki hayat size içinde sırlar taşıyan tek bir kartpostal bile göndermemiş!
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |