Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Mehmet OCAKTAN mocaktan@yenisafak.com.tr

Günlerdir, Ankara'da sesi çok çıkan 'azınlık', sessiz 'makul çoğunluğu' adeta zorla 'Laik-antilaik' gerginliğinin içine çekmeye çalışıyor. Her gün sürmesi temenni edilen 'bakan pataklama' ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetine 'hakaret' görüntülerinin laikliği korumakla nasıl bir bağlantısı olabilir dersiniz?

CHP sempatizanlarının ve bazı illegal örgütlerin sergilediği 'hakaret görüntüleri'nin ne anlama geldiğini Türk halkı aslında çok iyi biliyor. Ayrıca Türkiye, gün geçtikçe Danıştay'a saldıranların, azmettirenlerin çok 'derin' ve de hatırı sayılır 'akrabaları'nı ve şecerelerini bir bir öğreniyor.

Daha işin başında, Umur Talu'nun nefis tanımlamasıyla "andıç kuşları", doğru gazetecilik refleksiyle olayı bütün detaylarıyla araştırmak yerine, tam da 'katillerin istediği' amaca yazılmayı seçtiler. Çünkü katillerin istediği, toplumda büyük infial yaratmak ve 'kutuplaşma'yı azdırmaktı, ne yazık ki 'andıççılarımız' da bu isteğe uygun bir davranış sergilediler.

Ama sonunda ne oldu? Danıştay katilinin azmettiricisi olduğu iddia edilen emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin denen ve 'derin sular'da dolaşan bir 'kuş' çıktı ortaya... Kim bu Muzaffer Tekin? Bir dönem İlhami Soysal'ı döven bir babanın 'kirli' mirasçısı... Başka, 'Yüksek Ova Çetesi'ne uzaktan akraba... Başka, emekli tuğgeneral Veli Küçük'le aynı fotoğraf karesinde arzı endam eden bir zat... Başka, Susurluk aktörlerinden İbrahim Şahin'le sıkı fıkı...

Bitmedi, aynı Muzaffer Tekin, Şişli Belediyesi ile Kıbrıs Türk Kültür Derneği tarafından düzenlenen Kıbrıs Şehitleri ve Gazileri anma toplantısına katılıyor ve Eski Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile emekli orgeneral Necati Özgen'in de bulunduğu gecede şükran plaketi alıyor.

Gördüğünüz gibi, Danıştay katili Alparslan Aslan'ın azmettiricisi olduğu iddia edilen yüzbaşı Muzaffer'in fotoğraf karesi ne kadar zengin... Ama ne hikmetse, medyamızın 'andıç kuşları', bugüne kadar ortaya çıkan, bundan sonra da çıkması muhtemel fotoğraf karelerini beklemeden Danıştay saldırısını 'Laik-antilaik' kutuplaşması için kullanmayı tercih ettiler.

Saldırının arkasındaki "Susurluk akrabaları" sökün etmeye başlayınca, işin başında alalacele "11 Eylül" benzetmesi yapan "andıç kuşları", şimdi yaptıkları "asparagas gazetecilik"ten dolayı hiçbir sorumluluk duygusu hissetmeden, toplumu yeniden yanıltmak için başka arayışların peşine düştüler. Ama yağma yok, bu kez yanlış adreste yakalandılar.

Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan Cezayir dönüşü uçakta sorularımıza verdiği cevapta, 'Yeni Susurluk'la ilgili önemli adreslere dikkat çekti: "Bir şeylerin rafa kaldırılmasına, geçmişte olduğu gibi izin vermeyeceğiz. Yürütme olarak üzerimize düşeni yapıp bir an önce konuyu yargıya teslim etmek istiyoruz. Varsa raftakileri tek tek indirip inceleyeceğiz. Kameralara giren bazı görüntülerin, olayın nerelere kadar vardığını gösteriyor. Yargının görevini kolaylaştırmak hepimizin görevi."

'Raftakilere Susurluk da dahil mi' sorusuna, "Evet Susurluk da dahil" cevabını veren Başbakan Erdoğan, "Belki Küre, Sauna ile ilgili bağlantılar çıkacak. Bazı ilintiler var. Bunu şu an söylemek yersiz olur. Ortaya çıktıkça açıklayacağız. İstihbarat, emniyet hassasiyetle üzerine gidiyor" dedi.

Şimdi sormak gerekiyor, Danıştay'a yapılan menfur saldırının arkasındaki 'yeni Susurluk' acaba medyamızın 'andıç kuşları' için ne anlam ifade ediyor?

Geri dön

Mesaj gönder

Yazdır

Yukarı