T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 25 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
Yalan söylemek, mü'minlere yakışmayan bir özelliktir, doğru söz söylemek ise, mü'minlerin temel ahlâkî görevlerinden birisidir. (bk.Ahzâb, 33/70-71; Hacc, 22/30) Yalan ile iman, aynı kalpte barınamaz. Yalan imanı, iman yalanı kovar. EN BÜYÜK YALAN: ŞİRK Şirk, en büyük yalandır: "Halis din, kesinlikle Allah'ındır; O'nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler, 'Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz' derler. Doğrusu Allah ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola eriştirmez." (Zümer, 39/3) Şirk inancının karşıtı, tek ve ortaksız Allah'a inanmaktan ibaret olan tevhîd inancıdır. YALAN VE İNANÇSIZLAR İnançsızlar, peygamberin bildirimlerinin Allah'tan olduğuna karşı şüpheyle bakarlar: "Yalan uyduranlar, ancak Allah'ın âyetlerine inanmayanlardır. Yalancılar, evet işte onlardır." (Nahl, 16/105) İnançsızların peygamberin bilgi kaynağı olan Allah'a karşı yalan uydurmaları, ağır bir uhrevî sorumluluk doğurur, yüzünü kara çıkartır: "Allah'a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü, yüzlerinin simsiyah olduğunu görürsün. Böbürlenenler için cehennemde bir durak hiç olmaz mı?" (Zümer, 39/60) Peygamberin bilgi kaynağı, Yüce Allah'tır: "Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kur'an şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. O, şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz! Kâhin sözü de değildir; ne az düşünüyorsunuz! Kur'an, Alemlerin Rabbinden indirilmedir. Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık." (Hâkka, 69/40-46) YALAN - NİFAK AYRILMAZLIĞI Yalan söylemek, münafıkların en önemli belirtecidir. Bu durumu, Hz.Peygamber (s.a.), diğer özellikleriyle birlikte şöyle belirtir: "Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman, yalan söyler. Söz verdiğinde, sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edildiğinde, hıyanet eder." (Buharî, iman, 24; Müslim, iman, 25) Bu özelliklerinin bir sonucu olarak, "Allah'a verdikleri sözden caydıkları ve yalancı oldukları için O'nunla karşılaşacakları güne kadar Allah kalplerine nifak soktu." (Tevbe, 9/77) Münafıklar, içten inanmadıkları halde, dışarıdan inanmış gibi yaparlar: "İkiyüzlüler sana gelince, 'Senin şüphesiz Allah'ın Peygamberi olduğuna şehadet ederiz' derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir; bunun yanında Allah, ikiyüzlülerin yalancı olduklarını da bilir." (Münafikun, 63/1) Münafıklar, yemini bile kalkan edinmekten ve Allah yolundan alıkoymaktan zerre kadar çekinmezler; bunun da sonu mühürlenmiş kalptir: "Onlar, yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Yaptıkları işler, gerçekten ne kötüdür! Bu, önce inanıp sonra inkâr etmiş olmalarındandır. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir; artık anlamazlar." (Münafikûn, 63/2-3); "Allah'ın gazap ettiği milleti dost edinen münafıkları görmedin mi? Onlar ne sizdendir, ne de onlardan; bile bile, yalan yere yemin etmektedirler. Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. İşledikleri şey ne kötüdür! Yeminlerini kalkan edindiler de, Allah yolundan alıkoydular; onlara alçaltıcı bir azap vardır." (Mücadele, 58/14-16) Kalbi hasta ve mühürlü yalancı münafığa, yemin mi dayanır? Münafıkların ikiyüzlülükten ibaret kalp hastalıkları çaresizdir, kötü sonları da tamamen bu yüzdendir: "Kalplerinde hastalık vardır, Allah hastalıklarını artırmıştır. Yalan söyleye geldikleri için onlara elem verici azab vardır." (Bakara, 2/10)
|
![]()
| ||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |