T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 25 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
Demokrasi ve hukuk, rejimin temelidir. Devletçi ve milliyetçi olduğu iddiasındaki kimi anlayışların halkın iradesini ve demokratik normları önemsememesi, hak-hukuk tanımaması ancak ülkenin zararına bir kaos üretir. En ilkel kabilelerin bile dikkate aldıkları kurallar vardır. Hukuksuzluğu şiar edinen hareketlerin hangi ideolojiye ve dünya görüşüne sahip olduğu hiç önemli değildir. Sonuç her zaman kaosa, haksızlığa ve zulme çıkar. Hukuk tanımamak ve çetelerle iş tutmak millet ve devlet aleyhine yapılanmaya gitmek demektir. Bugün Türkiye'de rejimi tehdit eden unsurların başında provokasyon çıkarmaya ayarlı çete yapılanmaları gelmektedir. Bu oluşumlar yalnızca hukuku ve demokrasiyi değil, devleti ve tüm sistemi tahrip etmektedir. Devletçi ve milliyetçi kökene sahip vatansever (!) çetelerin, demokrasi ve hukuk devleti anlayışına sahip vatanseverlere karşı giriştikleri akıl almaz tezgahlar artık devletin öncelikli tehdit kategorilerine yükselmelidir. Artık Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında demokratik ve laik sistemi tahrip edip, rejimi sarsmaya yönelik çete faaliyetleri "yıkıcı ve bölücü" sınıflandırmalarla birlikte ilan edilmelidir. Öyle çarpık durumlar yaşıyoruz ki, insanın kanı donuyor. Birileri çıkıp vatanı ve devleti hamasetle sevdiğini söylüyor, ardından milleti, milletin değerlerini ve çağdaş demokratik hukuk devleti normlarını karşısına alıp savaş açıyor. Devletin organlarına silahlı saldırı yaparak devletin hakimini öldüren, siyasi ve ekonomik istikrarı sabote ederek rejim bunalımı doğuran tetikçilere sorsanız ne kadar vatansever olduğunu söyleyecektir. Bu ne yaman bir çelişkidir? Türkiye artık bu arka bahçe çetelerinden, menfaat şebekelerinden kurtulmalıdır. Türkiye'de tehdit altında olan demokratik rejimdir. Türkiye'de alaşağı edilmeye çalışılan milletin iradesiyle iktidara gelenlerdir. Türkiye'de kimi devlet uzantılarıyla bağlantılı faaliyet gösteren çetelerin iki boyutu vardır. Birincisi rejimi korumak için rejim karşıtlarının illegal çalışmalarına karşı illegal faaliyetlerle karşılık vermek, ikincisi rejimi koruma amacındaymış gibi görünüp kendilerine büyük bir menfaat alanı açmak... Kendilerini devlet gibi görerek ve göstererek illegal işlere ve kanunsuzluklara bulaşan çetelerin temizlenmesinin yolu, öncelikle devletin hukukla tanımlanmış ve sınırlanmış olduğunun kabul edilmesidir. Eğer bir ülke hukuk devleti olma konusunda kararını vermişse, her türlü sorun (terör örgütleriyle mücadele de dahil) hukuk çerçevesinde olmalıdır. Aksi, kayıt ve hukuk dışı bir devlet ortaya çıkarır ki, bu durum çetelerin üreyeceği bir vasat üretir. Danıştay saldırısı sonrası ortaya konulan bağlantılar ortalığın çetelerden geçilmediğini ve hepsinin yolunun bir şekilde bir yerlerde kesiştiğini göstermektedir. Hablemitoğlu cinayetinden Akın Birdal suikastine, Sauna çetesinden Susurluk çetesine kadar yelpazenin tüm taraflarının birbirlerine bulaştığı anlaşılmaktadır. Kimse kendiliğinden vatanı kurtarmaya kalkmamalıdır. Kimse yasadışı yollara başvurarak hukuk devleti anlayışını ayaklar altına almamalıdır. Kimse menfaat şebekelerine ulvi amaçlar atfetmemelidir. Yasadışı oluşumlarla mücadele için başka yasadışı oluşumlara güç aktarılmamalıdır. Türkiye artık sözde vatanseverlerin arka bahçe çetelerinden kurtulmalıdır.
|
![]()
| |||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |