T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 MAYIS 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet OCAKTAN

Galiba Demirel'in bir hatırlama sorunu var...

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 30 Nisan 2006 Pazar günü Haber Türk'te 'Basın Kulübü' programında söylediklerini, o her zamanki 'kıvrak' üslubuyla inkar etmek için büyük bir gayret sarfediyor. Yani, 'dün dündür, bugün bugün...' Doğrusu hiç şaşırmadım, çünkü Türkiye bu üslubu çok iyi tanıyor, ben de iyi tanıyorum.

Önceki gün, Denizli Sanayi ve Ticaret Odaları ile Ticaret Borsası'nın Esnaf Sarayı'nda düzenlediği toplantıya katılan Süleyman Demirel, uzun uzun siyasi hayatındaki başarılarını anlattıktan sonra, bir anda kükrüyor ve Basın Kulübü'ndeki karşılıklı polemiğimizden dolayı bana hakaret etme yolunu seçiyor.

"Başı örtülüler Suudi Arabistan'a gitsin" demediğini, sözlerinin çarpıtıldığını söyleyen Demirel, şunları söylüyor: '"Soruyor gazeteci bana, peki efendim o zaman başını bağlayarak okumak isteyen kız çocukları nereye gitsin? Ben de diyorum ki nerede okunabiliyorsa oraya gitsin. Nerede okunabiliyor? Gazetecinin kendisi söylüyor, efendim Avusturya'da, Suudi Arabistan'da okunabiliyor diye. Bundan sen al Demirel 'başı örtülüler Arabistan'a gitsin' dedi iftirasını çıkar. Bu namussuzluğun kendisidir."

Galiba sayın Demirel'in yaşından dolayı bir 'hatırlama' sorunu var. Eğer kelimesi kelimesine tartışmayı öğrenmek isterse, Haberturk televizyonundan programın dökümünü isteyebilir. Olayın aslı şöyle: Programdaki, 'laiklik' ve 'başörtüsü sorunu' konusunda tartışmanın en hararetli bölümünde bir ara sayın Demirel'le aramızda küçük bir polemik yaşandı. Demirel, yine her zamanki gibi buyurgan tavrıyla, "Başörtülüler (türbanlılar) üniversiteye giremez, türban özgürlük falan değildir, bu gericiliktir" deyince, dayanamadım ve kendisine şöyle bir soru yönelttim.

"Sayın Demirel, galiba siz farkında değilsiniz ama, bu ülkede başlarını örten binlerce genç kız üniversite kapılarından geri çevriliyor. Bu yüzden, bütün bir Türkiye'de derin acılar ve dramlar yaşanıyor, peki bu kızlar ne yapsın?"

Demirel hiç tereddütsüz ve biraz da öfkeli bir üslupla, "Orası üniversite, oranın kuralları var. Danıştay, Anayasa Mahkemesi karar vermiş. İlle başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilen yerler var, oraya git. Arabistan'da falan öyle yerler vardır, oraya gidin. Orada okuyun" diyerek, 28 Şubat'taki duruşunun arkasında olduğunu göstermişti.

Bu cümleler, 1 Mayıs tarihli Yeni Şafak gazetesinde de aynen yayınlandı. Evet, Avusturya, Almanya, Fransa gibi ülkelerde başörtülülerin okuyabildiğini, Türkiye'de okuyamadığını ben söyledim. Ama ben, Suudi Arabistan'da bile okuyabiliyorlar demedim. Sanıyorum sayın Demirel, 'hatırlama sorunu'ndan kaynaklanan bir nedenden dolayı cümleye Arabistan'ı da eklemiş. Ayrıca, ben Avrupa ülkeleri örneğini verirken, sayın Demirel bu ülkelerin ismini değil, özellikle Suudi Arabistan'ın adını vererek başörtülü kızların bu ülkeye gitmesini istedi. Özellikle, Avrupa ülkeleri örneklerini verdim ki, Demirel kızların buralarda okumalarını ister mi diye. Ama Demirel Avrupa ülkelerinin ismini bile ağzına almadan, doğrudan Suudi Arabistan adresini gösterdi.

Şimdi Demirel, neden konuşmasının üzerinden bir ay geçtikten sonra söylediklerini 'inkar' etme yolunu seçti dersiniz? Oysa şu ana kadar çok mutluydu, eğer konuşmalarının çarpıtıldığına inanıyorsa, neden konuşmanın yayınlandığı günün hemen ertesinde çıkan "Başörtülüler Suudi Arabistan'a gitsin" manşetleri konusunda yalanlama yoluna gitmedi?

Çünkü Demirel, bugünlerde Anadolu yollarında... Ve gördü ki, Anadolu yolları taşlı... Mesela, önceki gün gittiği Denizli'de üniversite öğrencilerinden büyük tepki gördü. Öğrencilerin yumurta atma girişimi, polis tarafından önlendi. Geçtiği yollarda, Denizli halkı 'başörtüsüne uzanan eller kırılsın' sloganları atıyorlar. Dolayısıyla şimdi Demirel, her zamanki 'dün dündür' üslubuyla dün söylediklerini bugün inkar ediyor. Ancak bu kez, 'ihtiyarlığın' da etkisiyle ne söylediğini fark edemeden, "namussuzluk bu" diyerek, terbiye sınırlarını aşan hakarete yöneliyor. Bunun için Demirel'e kızmak ya da yasal yollara başvurmak bana yakışmaz. Çünkü o ihtiyar bir adam, ahir ömründe kendisini üzmek istemem...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi