T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 MAYIS 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Resul TOSUN

Gazi köşkünde halay

Diyarbakır-Birkaç gündür Diyarbakır'dayım. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak bölgeyi tarıyoruz. Bir heyet Adana'da bir heyet Erzincan'da bir heyet de Erzurum'da incelemeler yapıyor. Biz de Diyarbakır Batman ve Şırnak'ı içeren bir tarama yapıyoruz.

Emniyet, Jandarma, savcılık, yetiştirme yurtları, sağlık ocakları, sivil toplum örgütleri ve bizzat halkın kendisiyle görüşüyoruz. Her kesimi, resmi sivil herkesi dinliyoruz. Bu yazıyı da Diyarbakır, Kulp ve Lice'deki incelemeleri bitirdikten sonra kaleme aldım. Siz bu yazıyı okurken biz Batman ve Şırnak'ta da incelemeleri tamamlamış olacağız.

Bölgede görüştüğümüz yöneticiler halkla bütünleşme istikametinde ciddi adımlar attıklarını söylüyorlar ve bunun belirtileri de görülüyor. Hatta ülke çapında örnek çalışmalara bile rastlamak mümkün.

Mesela Türkiye'nin dört bir yanında en büyük sorunlardan biri haline gelen yeşil kart uygulamasında Diyarbakır merkezde örnek bir çalışma yapılmış.

Yeşilkart yoksul insanların bir bakıma sosyal güvencesi olmuş bir uygulama. Ama Türkiye'nin hemen her tarafında yeşil kartlıların gerek kart edinme, gerek kartın süresini uzatma ve gerekse yeşil kartın istismarı konusunda büyük sorunlar yaşanmaktadır.

Bir vatandaşın yeşil kart edinmesi için muhtar ile başlayan serüveni son yetkilinin imzasına kadar geçen sürede onu canından bezdirmektedir. Maliye, emniyet, deftardarlık, tarım il müdürlüğü, nüfus idaresi, SSK, bağkur belediye , tapu ve diğer kurumları teker teker gezip hepsinden onay alacak. Her onay için ne kadar bekleyeceği ise meçhul. Bir de bu kartın istismarı var ki iş sıkı takip edilmediği takdirde kim kimin yerine kart kullanmış, kim kimin kartıyla haksız ilaç almış tespit edemezsiniz.

Diyarbakır merkezde vatandaşın çektiği bu eziyete son vermek için bir vali yardımcısı çıkmış ve işe el koymuş. Önce İl özel İdaresi'nden bir mekan tahsis ettirmiş. Vatandaş yeşil kart almak veya süresini uzamak (vize) için buraya gelip sadece ilk müracaatını yapıyor hepsi o kadar. Sonra gidip kartını alıyor.

Bu mekana yukarıda saydığım ve sayamadığım kurumlardan imza yetkisine sahip birer görevli yerleştirmiş. Binlerce yeşil kartlıyı bilgisayar ortamına aktarmış. Tüm işlemler sanal ortamda yapılmaya başlanmış. Yeşil kartın el ile düzenlenmesine dolaysıyla sahteciliğe son verilmiş. Artık vatandaşın dosyası kurum kurum değil aynı odada masadan masaya gezmeye ve kısa sürede işlem tamanlanmaya başlamış. Bu pratik çözüm sayesinde sadece Diyarbakır merkezde 4 bin 500 yeşil kartın istismar edildiği hak etmeyenler tarafından kullanıldığı tespit edilerek işlem yapılmış. Eczanelerle bu merkez arasında otomasyon sağlanmış ilaç israfına son verilmiş.

Vatandaşın ilk müracaatını bu merkeze yapması yeterli hale gelmiş. Kapı kapı dolaşmaktan kurtulmuş. Uygulamadan herkes memnun. Mevzuat değişmemiş, kanun aynı kanun, yönetmelik aynı yönetmelik genelge aynı genelge amma uygulama diğer illerdekinden vatandaş lehine daha farklı. Az kalsın unutuyordum bir de web portali açılmış vatandaş kendi durumunu bilgisayar üzerinden takip etme imkanına da sahip olmuş.

Bu uygulamayı yapan Vali Yardımcısı Hıdır Kahveci halinden belli ki çarıklı erkanı harpten. Türkiye'nin hemen her yerinde Allah'ın her günü şikayet aldığımız bu çetrefilli konuyu bu uygulama ile tereyağından kıl çeker gibi halletmiş. Vatandaş son derece memnun.

Hıdır Kahveci gibi İl Emniyet Müdürü'nün de gün görmüş, insana ve insan haklarına önem veren milletin ve devletin itibarını birlikte koruma dengesini kurmuş değerli bir emniyetçi olduğunu gördük.

28 Mart'ta cereyan eden müessif olayların yarasını sarabilmek için başta il valisi olmak üzere yöneticiler soğukkanlılıklarını korumuşlar.

Sokakta terör olaylarının cereyan ettiği saatlerde paniklememişler aksine görevlerini yaparak olaylar devam ederken bir taraftan insan hakları kurulunu toplayıp görevlendirme yapmışlar diğer taraftan hasar tespitleri yapılmış olaylar durur durmaz hükümetin de gereğini yapması üzerine esnafın zararları derhal tazmin edilmiş ve olayların etkisi silinmeye çalışılmış.

Fakat buna rağmen 28 Mart olayları Diyarbakırlılar üzerinde ağır izler bırakmış. Kimileri eski günlere dönme endişesini henüz üzerinden atamamış. Yöneticilerin bazı bilgileri sivil toplum örgütleriyle yeterince paylaşamamasından kaynaklanan kimi tereddütler hala devam ediyor. TMK tartışmalarının da etkisiyle demokratik alanların daralmasından kuşkulananlar var. Bununla birlikte Gazi Köşkünde keyifle halay çekenleri görünce o terör olayları burada mı olmuştu demeden kendinizi alamıyorsunuz.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi