T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 30 MAYIS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fatma Karabıyık BARBAROSOĞLU

Zil, şal ve gül /OLE!!!!/Liseli çocuklar

I-

İlköğretim okulunun yanından geçerken kıvrak İspanyol ezgilerinin arasından, "ole" diye bir ses duyuyor kadın. Yıl sonu etkinliği olmalı. Okulun duvarına yaklaşıyor. Çocuklar sıraya girmiş. Veliler bekliyor. Ortada ne boğalık bir durum var, ne ole diye tempo tutacak bir dans hareketliliği. Müzik bir türlü bitmiyor. Sanki çocuklar okulun bahçesinden içeri alınmadan, damarlarındaki deli kan iyice zıvanadan çıksın da, öğrenciler matador ve boğa olarak saf tutsun niyetine, sürdükçe sürüyor, İspanyol ezgilerinin, damardan kanı fışkırtacak hareketliliği.

Kadın, yufka almak için çıkmıştı evden. Yufka alıp dönecekti. Börek saracaktı. Öncelikler ve sonralıklar listesi. Gazetelerde liseli cinayetleri. "Aşk"- tan ölen ve öldürülen çocuklar. Yangın büyüyor.

Yufka almak için çıkmıştı ama eve bir türlü dönemiyor. Sosyal bilimci damarı nüksetti gene. Saat üçte kızının arkadaşları gelecek. Acele tarafından eve dönüp yufkaları sarması gerekirken, okuldaki İspanyol ezgilerinden itibaren, kadın kendini okul önlerine vuruyor. Bu ilköğretim okulu durduk yere çocukları "boğa psikolojisine sokarken" dur bakalım ilerideki okulda ne olup bitiyor?

Yufka alabileceği iki yufkacıyı ve üç marketi geçiyor. Lisenin önüne doğru gidiyor. Acele acele. Bakalım lisede çocuklar nasıl bir sahne ve müzik eşliğinde okula alınıyor?

Amam Yarabbi!! Bu adam nasıl bu kadar galiz bir lisan kullanabiliyor!?. Nasıl bu kadar kötü roller verebiliyor eğitim adı altında!? Kadın okulun bahçesinin dışında beklerken daralıyor. Daraldıkça daralıyor. Kendini tutamayıp içeri girecek. Bu ne biçim eğitim anlayışı. On dakikadır sizi dinliyorum, bir tane olumlu hikaye anlatmadınız. Tek güzel söz söylemediniz. Sizin eğitimden anladığınız bu mu? Konuşmanızın içeriği yok, vücut diliniz sadece şiddet içeriyor?

Biliyor ki, "Sen kimsin kadın" diye aşağılanır böyle bir durumda. Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz diye diskur geçenler familyasına mensup olmadığına göre.. "Kim olduğum ile değil söylediklerim ile muhatapsınız" diyecek. Adam o zaman iyice gevşeyecek "Sen ne diyorsun bağyan" diye başlayacak şöyle elimi bir çarparsam niyetine havada savurduğu kollarıyla. Hay bağyan kadar taş düşsün tepenize.

Bu adam öğretmen/müdür kendisiyle iki çift laf konuşulmayacak kadar gayri medeni ve şiddet yanlısı.

Yufka! Yufka yürekli öğretmen ile mi görüşülecekti? Kim yufka yürekli. Yufka ile ne ilgisi var eğitimin. Var var. Tabiî merhamet ehli olmak için yufka yürekli de olmak gerekir. Ama başka bir şeydi yufka meselesi. Zihni tel tel gerilmişken önünde yürüyen iki liseli kızın konuşmasının içinde buluyor kulaklarını:

"Salim hoca bir kravata fit oluyormuş. Babama söyledim. Bir değil beş kravat alırız kızım dedi."

II-

Şimdi, çok affedersiniz ama, ben yufka almak için çıktığım sokaktan bir sürü okul gözlemiyle dönüyorken, Milli Eğitim müdürlerimiz neden tebdil-i kıyafet okul teftiş etmeyi düşünmez?! Sıradan bir veli gibi okulun bahçesinde gözlem yapmayı düşünmez? Yerinde gözlem yapmadıkları zaman öğretmenlerin yetersizliğini, okulların disiplinsizliğini görmeleri mümkün değil.

Okulların kapanmasına sayılı gün kaldı. Bu sayılı günler ateşten günler olmaya başladı bile. Aşk hikayeleri ayyuka çıktı. Dizi filmler yoluyla aşklar ilkokul birinci sınıfa kadar indi/indirildi.

Seneye daha büyümüş bir sorun ile karşılaşmamak için anne ve babalardan, müfettişe, Milli Eğitim Bakanı'na kadar herkesin okul çevresinde tebdil-i kıyafet dolaşması gerekiyor.

Sonuç: Börek sarmaya vakit kalmadı. Pastaneden alacağım. Ev böreğine en yakın börek hangisi diye soruyorum saf bir şekilde.

III-

"Elime sağlıkmış, börekler çok güzel olmuş." Ben yapmadım diyemiyorum. Günün en verimli iki saatini börek sarmak yerine okul önlerinde geçirdim desem... Kim anlar beni?


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi