T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Hava kurşun gibi ağır

Doğruları söylemenin, hiç değilse düşündüğünü söylemenin bizdeki kadar zor olduğu, gerçeklerin açıklanmasından bizdeki kadar korkulduğu kaç ülke var acaba yeryüzünde? Oysa Hukuk Devleti; doğruları veya hiç değilse düşündüğünü söyleyenin kısa bir süre sonra kurşun veya bomba ile bertaraf edilmemesi güvencesini halkına sağlayan Devlettir. Arada deli veya habis birisi çıkar da bir terör olayına girişirse, Hukuk Devleti çerçevesinde, bu deli veya habis; ya gereken tedbir ile, veya deli değilse hakkettiği ceza ile karşılaşır. Hukuk Devleti halka bu güveni verir. Biz bu güveni veremiyoruz ve hiç değilse artık bu gibi olayların tekrarlanmaması için bir uzlaşıma gidecek yerde, havayı büsbütün ağırlaştırdığı ithamını da yine "görünür iktıdar"a yöneltiyoruz. Pazartesi günü (29 Mayıs) Radikal'de, Yıldırım Türker'in yazısında ve Bülent Orakoğlu ile Neş'e Düzel'in konuşmasında, her akıllı insanın bildiği, fakat ancak aynı zamanda dürüst olanların ima edebildiği gerçekler yer alıyor. Bu gerçeklerden açıkça söz eden Rahmetli Uğur Mumcu kısa bir süre sonra susturuldu.

Hukuk öğreticilerinin böyle "kurşun gibi ağır havalar"da konuşmamaları da çok ağır bir sorumluluk getiriyor. Ben 27 Mayıs 1960'ı son sınıf öğrencisi olarak "idrak" ettim. Hocalarımın "konuşanları" bana o sıralarda gerçek bir hukukçu bilincini verememiş, tam aksine, beni yanlış etkilemiş ve eğitmiş idiler. Merhum Menderes ve arkadaşlarına, "idamı gerektirir bir suçları olmayan kimseler" olarak değil, "Anayasayı ihlâl ettikleri için yazık ki idamı hakkeden, fakat insan olarak kendilerine acıma duyulan kimseler" olarak görüyordum. O sıralarda bu "Hukukçuluk günahı"nı irtikâp etmese idim, yirmi yıl kadar sonra bunun kefareti olarak "1402'lik" olmaz mı idim acabâ? Allah bilir. Bunu niye anlattım? Bazı gençlerde benim o sıralardaki gafletimi gördüğüm için!

Havanın kurşun gibi ağır olduğu günlerde, yapılabilecek şeylerin en kötüsü, kasden yapılan gerçeği saptırma ve güçlüye yaranma beyanlarıdır. Susan, hiç değilse "dilsiz şeytan" olur. Arabasına bindiğinin türküsünü çağıran "dilli düdükler" insana katlanılması çetin bir eza verirler. Soluklanabilmek için Yüce Sevgili'nin Sevgi dairesine girerek Allah ile kişisel ilişki kurmaktan başka çare yoktur.

Mümkün müdür? Hiç şüphesiz! İslâm'da böyle bir düşünce olmadığını söyleyenler, Kur'an okumazlar mı? Yoksa gönüllerinde, açamadıkları, kıramadıkları kilitler mi var? (47/23) Allah Yakındır, Karib'dir. Çağıranı çağırır çağırmaz ânında duyar ve yanıtlar. (2/186)

Bu gerçekleri söyleyen dahi kınanmaktan emin değildir. Basmakalıp istihza cümlesi hazırdır: -Sayın Hatemi, bilimsel konuşma yerine bize Sultanahmet Camii'nden bir vaaz dinletti. Kendisine teşekkür ederim. Çocukluğumda babamın götürdüğü bayram namazlarından beri vaaz dinlememiştim, şimdi nostaljik duygulanmalar içindeyim. Fakat şaka bertaraf, dinsel gericiliğin zoru görünce bireysel plânda yuvalanması da bilinen bir taktiktir. Şu halde insancıl bir engisizyon, ulusal çıkarlarımızın korunmasının onsuz olmaz ön koşuludur vs.vs.

Aslında bu gibi "levm"lerden, kınamalardan korkmamak gerektiği gibi (Maide, 54), kızmak yerine bu kınayanlara acımak ve saplandıkları bataktan kurtulmaları için dua etmek daha uygun bir tutum olur.

Hava kurşun gibi ağır olduğunda, "yoksa muztarr olana = darda kalana dua ettiğinde icabet eden ve kötülüğü gideren mi?" âyetini okumalıyım. (Neml, 27/62)

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi