T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Pasaport için gerekli fotoğraflar

Nuran Zeyrek'in Berlin'deki toplantıda Başbakan'ın huzurunda Türkiye'nin Almanya'daki temsilciliklerinde hakim havaya ilişkin dile getirdiği eleştiriden hareketle bugün de "pasaport için gerekli fotoğraflar" konusunu gözden geçirelim.

11 Eylül'ün "güvenlik" açısından başta ABD olmak üzere özellikle Batı ülkelerini nasıl bir ruh haline soktuğu malum.

ABD'nin bu yönde geliştirdiği yeni uygulamalar -haliyle- vize işlemleri ve dolayısıyla kullanılan pasaportlar için getirdiği yani şartlara da uzanıyor.

Önümde duran ve Fransız vatandaşlarının ABD'ye hangi durumlarda vizeli - vizesiz girebileceklerinin açıklandığı notta, bir Fransız'ın vize alabilmek için en az dokuz hafta beklemesi gerektiği yazıyor. Fransızların ABD'ye vizesiz girebilmeleri de mümkünmüş. Ancak bu durumda yolculardan özellikle "biometrik pasaport" denilen yeni kuşak bir pasaport isteniyormuş. Bu çerçevede ikinci bir kolaylık da, yolcuların 26 Ekim 2005'ten önce aldıkları "makinada okunabilen" ve "Delphine modeli" denilen bir pasaporta sahip olmalarıymış.

İşin yoksa uğraş dur yani... Hem de bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak değil, basbayağı bir Fransız olarak...

"Berlin in Berlin" münasebetiyle pasaport işlerini biraz karıştırınca, meselenin Fransız cephesini ilgilendiren ilginç bilgilerle de karşılaştım. Şöyle ki:

Fransa, kendi vatandaşlarına (herhalde yani!) verdiği pasaportlarda kullanılan fotoğraflar için benim -şimdilik- başka bir yerde karşılaşmadığım ilginç şartlar getirmiş. İstenilen fotoğraf şöyle tarif ediliyor: "Baş açık olacak. Başlık, saç bağı, eşarp ve diğer dekorotaif objeler kullanılmayacak. Bu talimatı hiçbir istisna delemez."

Tamam, Fransa'nın fotoğrafa getirdiği bu şart (şimdilik?) vatandaşlarına verdiği pasaportları ilgilendiriyor ama ya sonra bununla yetinmeyip ülkeye giren yabancıların taşıdığı pasaportlarda da bu şartı aramaya başlarsa ne olacak? Hem ayrıca bu sınırlama bugünkü haliyle bile pek çok başörtülü Müslüman Fransız vatandaşını son derece zor durumda bırakmıyor mu? Bir zamanlar Fransız vatandaşlığına geçmiş bir başörtülü Kuzey Afrikalı kadın pasaportunu yenileyebilmek için "fular"ını çıkaracak mı?

Sezgilerim bana , Batı'yı saran "güvenlik" saplantısının ("güvenlik" tabii ki gerekli; ben bunun -tek başına dünyaya şekil vermeye başlamasından söz ediyorum tabii ki) "pasaport için gerekli fotoğraflar" konusuna ilişkin şartları giderek daha zenginleştireceğini söylüyor.

Peki bugün için gelinen nokta nedir? Bu soruya cevap bulmak için de biraz zaman ayırdım. İnternet sayesinde Türkiye'de bulunan bazı konsoloslukların vize için gerekli belgeler arasında yer alan "fotoğraflar"a ilişkin getirdiği şartlara da baktım. Amerikan Konsolosluğu, fotoğrafı şöyle tasvir ediyor: "Fotoğraf başvuran kişiyi açık şekilde tanımlamalıdır. (...) Üniforma ya da başvuru sahibinin saçını veya başka özelliklerini kapayacak eşarp, baş örtüsü giyilmemelidir. Eğer başvuru sahibi baş örtüsü giymek zorunda ise, fotoğrafta iki kulak ve alın açıkça görünmelidir."

Eh fane sayılmaz yine... "Amerikan çokkültürcülüğü" herşeye ("kulaklara") rağmen yine de anlayışlı... Ama bakalım bu "çokkültürcülük" ne kadar, ne zamana kadar dayanabilicek?

Almanya'nın istediği fotoğraf ise şöyle: "Başörtülü vesikalık resimler genellikle kabul edilmemektedir. Dini sebeplerden dolayı münferit olarak istisnalara izin verilmektedir. Bu durumda yüz, çene ucundan alına kadar görünür olmalıdır..."

Görüyorsunuz, "Alman çokkültürcülüğü" de bayağı hoşgörülü... Ama onun için de tabii ki aynı soru: Nereye, ne zamana kadar?

İlginç bir biçimde, "laik Fransa"nın vize için istediği fotoğraflara bu türden şartlar getirmediklerini tespit ettiğimi de hatırlatayım. (Bu "uyarı"dan sonra belki onlar da "uyanırlar"!)

Ve de son olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü sitesinde karşımıza çıkan şu tasvir: "Kadınlar için: çehrenin tam olarak görülmesine mani olmayacak şekilde, başın saç diplerinden itibaren bir örtü (Çarşaflı fotoğraf kabul edilmemektedir) ile bağlanmış olarak çekilmiş olan fotoğraflar da kabul edilir."

İsterseniz soruyu tekrarlayabiliriz: Nereye, ne zamana kadar?

Sonuç olarak, pasaport-fotoğraf ilişkisini ben şöyle görüyor ve değerlendiriyorum:

- "Güvenlik" meselesi bu konuda yeni sınırlamaları getirebilir.

- Dolayısıyla, bu meselenin çözümünün makinanın okuyabildiği "yeni kuşak" pasaportların hızla yaygınlaşmasından geçtiği muhakkaktır.

- Ancak, bir kadının (hem de "terörist"!) kendisini "bin bir kılığa" sokabilmek için başvuracağı en kolay yolun "kuafür"ü olduğu apaçık iken, örtülü saçlardan niçin bu derece korkulur onu da anlamak imkansızdır!

Medeniyet işte...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi