T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Düşünce ve eylemi iman için bilmek

Kültür ve politikada başarı, doğruyu aramada karşılaşılan güçlükleri aşmada çekilen acılara direnme gücünden kaynaklanır. Kültür ve politika dünyasının öncülerinin yıldızı, gönüllerinin derinliklerinde büyük yolculuklara çıktıkları dönemlerde parlar. Kültür ve politikanın unutulmayan öncüleri, dağların zirvelerinin birbirlerini gördükleri gibi, birbirlerini görür ve birbirlerinin birikimlerinden yararlanırlar.

Kültür ve politikada kalıcı ve silinmez izler bırakanlar, yanlarında bayramlık ve idamlık gömleklerini birlikte taşıyanlar olmuştur. Onlar değişmekten korkmadıkları gibi, yeri ve zamanı gelince kendileriyle birlikte kitleleri de değiştirmesini bilmişlerdir. Düşünce ve eylemi iman için bilenler, doğruyu arayan yolda, kimsenin unutulup gitmeyeceğini de bilirler. Kültür ve politikada ölümsüzlüğün sırrını, görünen ve görünmeyen arasındaki sınırları kaldırmasını bilenler yakalar.

Malatya'da hafta sonunda, yorulma bilmez eğitim gönüllüsü Mahmut Çeliktürk'ün öncülüğünde Özel Rahime Batu, Turgut Özal Kolejleri, Güney Özel Eğitim Kurumları Derneği ve Burç Fm'in düzenlediği "Necip Fazıl'ı Anma, Anlama ve Anlatma" paneline katıldım. Başta öğrenmenin yolunun öğretmekten geçtiğine inanan Mehmet Bulut olmak üzere, çoğunluğu öğretmenlerden oluşan dinleyicilerin soru ve katkılarıyla yeni boyutlar kazanan paneli Bünyamin Şen yönetti. Prof. Dr. Bekir Karlığa, Vehbi Vakkasoğlu ve ben, Necip Fazıl'ın düşünce ve eylem dünyasını, değişik açılardan ele alarak tartıştık.

Kültürde Necip Fazıl, politikada Turgut Özal zengin Osmanlı mirasına dayanarak, Türk toplumuna, bütüne bakmasını bilen yeni bir vizyon kazandırdılar. Onlar kültürsüz politika, politikasız da kültür olmayacağını bildikleri için, Anadolu'yu Anadolu yapan Yunus ve Mevlana'nın katıldığı "Sonsuzluk Kervanı"na katılmayı, bir görev ve sorumluluk olarak gördüler. Bu yüzden, biri kültür ve sanatı, diğeri de, politika ve ekonomiyi "iman" için bildiklerini sürekli vurguladılar.

Necip Fazıl, Abdülhakim Arvasi'yi, Turgut Özal Mehmet Zahid Kotku'yu tanıdıktan sonra, hayatı ölümden ayırmadıkları gibi, düşünceyi eylemden ve kültürü de politikadan ayırmamışlardır. Biri Anadolu insanına kültürde, diğeri de politikada yeni kapılar açarak, yeniden Osmanlı coğrafyasıyla dost olmayı başardılar. Bunun için, Cumhuriyet döneminde biri kültürün, diğeri de politikanın "Sultan"ı oldu.

Necip Fazıl'ın düşünce, Turgut Özal'ın eylem dünyası, Anadolu insanını yeniden "dev" gibi orduları yendikleri Osmanlı'nın görkemli günlerine taşımıştır. Onların dünyaları, Bağdat'tan Viyana'ya kadar geniş coğrafyanın en büyük gücü olan Kanuni'nin eksik kalan rüyalarını tamamlayacak kadar büyük ve zengindir. Bu yüzden, her ikisinin de son gününde, bütün Türkiye onların yanında olmuştur.

Necip Fazıl ve Turgut Özal Anadolu insanına bütüne bakan, tek dünyada iki dünyayı görmeyi başaran, yepyeni bir misyon kazandırmışlardır.

"Sonsuzluk Kervanı"na katılanlar, Kıyamet'e kadar unutulmazlar.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi