T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
Salih TUNA

Kız meselesi ve üniversite görmüş sivrisinekler

Bir yakın akrabamı acil servise kaldırmasaydım Cerrahpaşa'nın sivrisineklerini bilemezdim. Bilmek ne kelime, söyleselerdi de inanmazdım.

Acayip sivrisinekleri var Cerrahpaşa'nın. Kulağın etrafında dans ediyorlar ama sesleri çıkmıyor. Hiç vızıldamadan direkt kan grubu tasnifine girişiyorlar. Bir sağlık görevlisi, "Buraya geldiğim sekiz ay oldu, bildim bileli hep böyle" dedi.

Veznedarın kanına bayılıyorlar mesela. Adamcağız her işlemden önce en az üç tane sivrisinek öldürmek zorunda. Doktorumuzla da araları fena değil. Hastamıza ise sabaha kadar hoş geldin töreni yaptılar ki, uyutmamacasına.

Cerrahpaşa, İstanbul Üniversitesi'ne bağlı. Üniversite de YÖK'e.

Sayın YÖK, günlük siyasi duyarlığınızdan biraz zaman ayırıp da şu sivrisineklerinizle ilgilenin artık!

Geçenlerde Danıştay cinayeti vesilesiyle can arkadaşım Ahmet Kekeç'le laflıyoruz.

Çetelere, "demokratik normale" zırt-pırt dil çıkaran kurumlara, yani yıllardır sadece mazruf değiştiren bildik mevzulara diller döküyoruz.

Kekeç birdenbire lafın dümenini kırıp, mevzuyu parka çekerken, "Dünyada böyle ülke kalmadı!" dedi, "Yok, başka yerde yok. Küba bile değişti."

Haksız mıdır? Bu konularda yazdıklarını ucuca eklesek buradan Eyfel Kulesi'ne yol olur. Belli ki ikrah etmiş. Daha ne desin?! Her Allah'ın günü çağdaşlığa vurgu yapan kurumların sivrisinek sorununu bile aşamadıkları bir ülke burası.

"Neden bir arpa boyu yol alamıyoruz?" gibi sorularla ver-kaç yapıp, "Ne zaman işler biraz düzgün gitse karıştırıyorlar!" diyerek sözü yan ağlara bırakacak değiliz.

Niyetimiz, meseleyi şuracıkta, "Kız meselesi"ne bağlayıp doksan tabir edilen yerden ağlarla buluşturmak. Yeter ki, "Ne alakası var?" çıkışıyla taa baştan moral bozup, şevkimizi kırmayın.

Dünyada 'Kız meselesi' olan ülke var mı bizden başka, söyleyin! Küba'da da yok, Kore'de de. Uğrunda ölünen öldürülen, mahpus damlarında ömür tüketilen bir mesele bu; sağcıya bakmaz, solcuya bakmaz, komplo teorisiyle hiç işi olmaz. Ne ulusalcıdır, ne de liberal.

Çok çıplaktır şu 'Kız meselesi'; yalın, dolaysız. "Şiddetin kültürel kodlamayla yeniden üretildiği, cinsler arası ilişkinin paylaşım alanı" tanımlamalarına itibar etmez. "Anlam haritaları" ve dil grameriyle kafa şişirmez. "Eğitim şart" martavalına kanıp da topu taca atmaz. En son Samsun Anadolu Lisesi'ni yasa boğdu; iki gencecik delikanlıyı koydu mezara. Kentleşmeyle de uslanmaz; lüzumsuz yere sosyolojinin falan başını ağrıtmayın. Etiler'de bir üniversite talebesini yeyip yutmuştu geçen yıllarda.

Envai çeşit sebeplerle sevdiğine kavuşamamış milyonlarca insan, "Ben sevdim, eller aldı!" diyerek şarkılara, türkülere, şiirlere vurmuş kendini. "Şair milletiz" denildiyse, biraz da bundan. Memleketin her yanını 'Kız meselesi'nden muzdarip, ama meseleyi sokakta silahla, gürültüyle çözmeye yeltenmeyen boynu bükükler kaplamış. Kırık kalpler haritasının yanında, Marmara Bölgesi sismik fay kırıkları kaç para!

Ulusça aval aval 'anladığımız' tek meseledir kız meselesi. Adıyla anılan 'olayı', kolaylıkla çözeriz. Ne Mahir Kaynak'a akıl sormaya ihtiyacımız olur, ne de bir derin devlet sırrı faş edilsin bekleriz. "Kız meselesiymiş" deyip geçerken her şeyi bilmenin huzuru doldurur içimizi.

Farzımuhal Uğur Mumcu cinayeti, veya Danıştay terör saldırısı 'Kız meselesi'nden kaynaklanmış olsaydı, hemencecik vuzuha kavuşurdu, değil mi? Bence değil. Faraza bir yana, gerçek bile olsa durum değişmez.

İlk mektep mantık çıkarsamasına kafanızı takıp da, "Madem kolaylıkla çözülmüyor, o halde 'Kız meselesi' değil" diyerek, çelişki aramayın. Bunlar bambaşka adamların 'Kız meselesi'; şappadak çözülmez.

Vaktiyle 'Kız meselesi'ni halledemedikleri için, memleketi 'halletmeye' kalkışan bu kart ve hoyrat adamları nasıl teselli edeceğiz? "Bir kız için değer mi, sana kız mı yok!" desek de kâr etmez. Çünkü cevapları ya menfur bir 'cinayet', ya da "Sen de sev lan!" olacak!


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi