T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ahmet KEKEÇ

Devleti ele geçirmek istiyorum...

Başlıkta geçen "devleti ele geçirmek" deyimine (bu ifade deyimleşmiştir artık ve ilgili sözlüklerde yerini alabilir) son yıllarda daha sık rastlar olduk.

Devleti ele geçirmek nasıl bir şeydir? Ne yaptığınızda, hangi davranışı sergilediğinizde devleti ele geçirmiş oluyorsunuz? Devlet, ele geçirilebilir, ele geçirilmesi gereken ve tasarruf edilebilir bir şey mi?

Devlet kim?

Devleti ele geçirmek isteyen kötü niyetli kişiler, bu çirkin eylemi hangi iyi niyetli kişilere karşı gerçekleştirmek istiyorlar? Kötü olan ne? "İyi kişiler"in iyiliği nereden geliyor? Erken davranıp devleti ele geçirenler, yani mevcut sahiplik pozisyonunu sürdürenler kafadan "iyi", mevcut sahiplik pozisyonuna itiraz edenler a priori olarak "kötü" mü? Devlet bir rant ve çekişme alanı mıdır ki, herkes onu birilerinden korumaya çalışıyor?

Nedir yani?

İşbu "devleti ele geçirmek" deyimini sık kullanan siyasetçilerin başında, CHP lideri Deniz Baykal geliyor... Bir de, Cumhuriyet'le yaşıt olduğunu öne süren, ama demokrasiyi anlama, algılamada ve içselleştirme (Hay Allah, yine içselleştirme) konusunda henüz kemale ermemiş gazetenin yazarları.

Bu gazete, neredeyse her gün, başyazıları aracılığıyla, Türkiye'nin yazgısını taşıyan güçleri "duruma el koymaya" çağırıyor. "Türkiye'nin yazgısını taşıyan güçler", bildiğiniz gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kod adı. Daha doğrusu, yeni kod adı...

Son başyazıda, Türkiye Cumhuriyeti'nin ABD tarafından ''Ilımlı İslam Devleti''ne dönüştürülmek istendiği, bu misyonu da mevcut iktidarın üstlendiği ifade ediliyordu.

Ne yapıyormuş mevcut iktidar?

Hem hızla kadrolaşıyormuş, hem de ülkeyi bilinçli bir şekilde devrimlerden uzaklaştırıyormuş... 'Dincilik' ile 'etnikçilik' dış desteklerden güç alarak içerde yükselirken, toplum bir deprem, devlet de ağır bir bunalım yaşıyormuş... Eski siyasi partiler (herhalde CHP kastediliyor) devleti hızla ele geçirmeye çalışan iktidar partisine karşı bir alternatif yaratamazken, ülkenin yazgısına etkisi olabilecek güçler de 'Soğuk Savaş' koşullanmasından sıyrılarak küreselleşmenin şartlarını algılayamıyormuş, algılayamadığı için de duruma el koymakta gecikiyormuş.

Küreselleşmenin şartlarını bir tek bunlar doğru algılıyor.

Bir tek bunlar uyanık.

Demek ki, halktan icazet alsa da, hiçbir parti, eski siyasi partilerden farklı bir rota çizemez, iktidara geldiğinde kendi kadrolarıyla çalışmaz, kendi bürokratlarını atayamaz... Bunu yaptığında "devleti ele geçirmiş" olacak, ülkenin yazgısını taşıyan güçlere "müdahale hakkı" doğacaktır. Kendi kadrolarıyla çalışma, kendi bürokratını atama hakkı bir tek CHP'ye ve paralel düşünen partilere aittir.

Deniz Baykal da, fırsat buldukça, içinde "devleti ele geçirmek" deyimi geçen ilginç açıklamalar yapıyor. Mesela, CNN Türk'te yayımlanan malum Ankara geyiğinde şu lafları etmişti: "Bunlar (yani AKP'liler) devlet yönetme, kurum ve kuruluşlarını ele geçirme konusunda olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı konusunda da aynı anlayışı temsil ediyor... Cumhurbaşkanlığı'nı alıp kaçmak, devleti kontrol etmek istiyorlar."

Şunu demek istiyor Baykal:

Devlet bizim gibi düşünen bürokratlarca yönetilmelidir, Cumhurbaşkanı CHP zihniyetine yakın biri olmalıdır. O zaman hem "zihniyet" değişmemiş, hem de "statiklik" bozulmamış olacaktır. AK Parti zihniyetine yakın birinin Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ise, maazallah, hem statiklik bozulmuş olacak, hem de devlet "hükümet etmesine izin verilen güçler" tarafından "ele geçirilmiş" olacaktır.

Demek ki, devlet, "ele geçirilebilir" bir şey bazılarının gözünde.

Benim merak ettiğim husus da şu:

Devletin bir "rant ve çekişme alanı" olmaktan çıkarılması gerektiği niçin bu kadar yüksek sesle dile getirilmez, siyasetçiler bunu dert etmez?

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi