T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Yandı gülüm keten helva

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel son zamanlarda hareketli. Her uzatılan mikrofona görüş açıklıyor, onuruna düzenlenen toplantılarda konuşuyor... Söylendiğine göre, niyeti, yeniden politikaya dönmekmiş... "Bu yaşta olur mu?" diye soranlar çıkabilir diye, konuşmalarında, bizim tarihimizde 80'inden sonra sadaret makamına getirilen Mehmet Emin Rauf Paşa gibi isimleri sayıyor, Winston Churchill ve Charles de Gaulle'ü örnek veriyormuş...

Neden olmasın? İyiyle kötüyü doğruyla yanlışı ayırt edebilen, aklî melekeleri yerinde herkes, yaşı ne olursa olsun, politika mesleğini sürdürebilir.

Sorun da işte bu noktada başlıyor.

Türkiye'nin talihini mâkûs hale düşmekten kurtaran en önemli kararlardan biri 1 Mart tezkeresi değil miydi? O gün ve bugün yapılan kamuoyu yoklamalarına göre halkın ezici çoğunluğu böyle düşünüyor. Bir de üç yıllık işgalin sonunda ortaya çıkan realite var: ABD ve İngiltere savaş yüzünden dünya gözünde değer kaybetti; her iki ülkenin yönetimleri itibar skalasında yerlerde sürünüyor... Irak halkı da işgalci güçlere olumlu gözle bakmıyor...

Gerçek bu iken, Süleyman Demirel'in, ülkemizde ne kadar olumsuzluk yaşanıyorsa neredeyse hepsini Türkiye'nin savaştan uzak durmasına bağlamasını nasıl yorumlayacağız? ABD Türk ordusunu istemiyordu, bütün arzusu 60 binden fazla askerini Türkiye'nin dört bir tarafına yerleştirmekti; ama bir an için bizim askerlerimizin de Irak'a girdiğini varsayalım... Ne değişecekti? Türkiye Irak'tan kaynaklanan terörün birinci adresi haline dönüşmeyecek miydi?

Önceki gün, bir İngiliz gazetesi, bütün istihbarat birimlerinin ortak çabasını yansıtan 'çok gizli' bir rapor yayımladı. Dört sayfalık rapor nisan 2005 tarihini taşıyor. Dediği şu: "İngiliz ordusunun Irak'ta bulunması İngiliz Müslümanlarını radikalleştiriyor ve ülkemizi terör eylemlerine açık hale getiriyor." Londra'ya yönelik eylemlerden sadece birkaç ay önce yazılmış rapordaki öngörü doğru çıktı. Rapor, Irak'ın işgalinin İngiltere'yi daha güvenilir kıldığı iddiasındaki Tony Blair'e yeni bir darbe teşkil ediyor.

İşgal güçlerinin yanında yer alan, ülkesinde yabancı askerleri konuk edip kendi askerlerini Irak'a gönderen bir Türkiye bugün ne halde olurdu, varın siz hesap edin...

Ordumuzun katıldığı bir askerî harekâtın farklı sonuçlar doğuracağını mı düşünüyor Demirel? Bunun da ham bir hayal olduğuna hiç kuşku yok. ABD ve müttefikleri (işgale katılsaydı Türkiye de onlar arasında yer alacaktı), savaşı, Irak'ın elinde kitle imha silâhları bulunduğu iddiasına dayandırdılar. Bu iddianın doğru olmadığı anlaşılınca, gerekçe, 'teröre karşı savaş' biçimine büründürüldü. Üsame bin Laden ve el-Kaide ile Irak arasında irtibat kurulamayınca, bu defa "Irak'a demokrasi götürme" bahanesine sarılındı. Irak'a götürülen demokrasinin ne menem bir şey olduğunu hep beraber izliyoruz...

İyi de, Süleyman Demirel çapında bir 'politikacı', küçük çocukların bile fark edebileceği açıklıktaki bu tabloyu neden ve nasıl görmez?

Bu konuda farklı düşünenlerin saplantısı onda da var: Kuzey Irak... Bazıları, ABD'nin yanında savaşa katılsaydı Irak'taki (özellikle Kuzey Irak'taki) gelişmeleri Türkiye'nin etkileyebileceği iddiasında. 1 Mart müzakerelerinin bu iddiayı mesnetsiz bırakması bir yana, Kuzey Irak'ta ABD sayesinde oluşan yapıdan yararlananlar da şu sıralarda kara kara düşünüyorlar: Dünyanın baskısına aldırmayan işgalci güçler ya kendi ülkelerinde sıkışırlarsa? Blair yerini bir başkasına bırakır, Bush'un partisi kasım 2006 ara seçiminde Kongre'deki çoğunluğunu kaybederse? Yandı gülüm keten helva.

Türkiye 1 Mart tezkeresi sayesinde güçlü bugün ve yine o sayededir ki, yeniden politikaya dönmeye hazırlanan Süleyman Demirel'in Churchill ve de Gaulle kadar şansı yok...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi