T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Haldun DOMAÇ

Daum bunu hep yapıyor

Eleştirilerden sıkıldığında hep aynı şarkıyı seslendiriyordu. "Beni Almanya'dan istiyorlar. Dünya Kupası'nda milli takım çalıştırmak için teklif aldım..."

Son dönemde işler kötü gittiği için, sesi sedası çıkmıyordu. Ancak üst üste elde edilen galibiyetler sonrası, önce özel işlerini gerekçe göstererek, Almanya'ya gitti. Verdiği mesaj son derece açıktı. "Beni Almanya'da isteyenler var"

Yönetim bu konuda duyarsız kalınca, bu kez çenesini çalıştırıp, Gaziantepspor maçının ardından; "Sezon sonunda bir karar alacağım" dedi. Sanki "2007'nin sonuna kadar Fenerbahçe'deyim, sözleşmem devam ediyor " diyen Daum değildi.

Ancak tatlı su kurnazlığı bu olsa gerek. İşler iyi gittiğine göre, yönetime üstü kapalı bir tehdit savur, böylece sezon sonunda alacağın parayı arttır. Daum mutlaka kurnaz ama Aziz Yıldırım'ı hafife alırsa büyük hata yapar. Pire için yorgan yakan Yıldırım geçen sezon sırf gazeteciler gönderilmesini istiyor diyerek, Daum'a sahip çıkmıştı.

Alman hoca "Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak" istemiyorsa, susmanın bir erdem olduğunu öğrenmesi şart.


Bıçkın delikanlı Hasan Şaş

Gerets, Gençlerbirliği maçının ardından, "Hasan Şaş gibi ikinci bir oyuncu bulmak zor" diyor. Sanıyorum bu sözler onun sahadaki performansına. Peki saha içindeki görüntüsüne ne demeli? Hakeme öyle bir bakış fırlatıyor ki, Türk filmlerinin kötü adamı Erol Taş, bile yanında melek kalır. Ağzından öfkeyle çıkan sözlerle Kadir İnanır'ın, "Yeter ulen..." nidalarıyla gök kubbeyi çınlatmasını aratmıyor.

Onun hışmından rakipler de payını alıyor. Olmadı, kendi arkadaşlarıyla saha içinde kavga ediyor. Lig TV'nin taze yorumcusu Hakan Ünsal ise eski takım arkadaşının bu davranışlarını, "Arkadaşlarını ateşlemek için yapıyor" şeklinde savunuyor. Peki hemen her maçta Necati Ateş'le olan kavgasında Necati'yi mi ateşliyor?

Hasan Şaş, gerçekten iyi oyuncu ve son haftalarda müthiş bir performans sergiliyor ama saha içindeki davranışları ile vurdulu-kırdılı filmlerin bıçkın delikanlısı rolünü sergiliyor.

Bu görüntü bir futbolcuya kesinlikle yakışmıyor.


Ronaldo ve dersler

Tuncay, Mondragon'la karşı karşıya kalıyor, topu kalecinin göbeğine nişanlıyor. Hasan Kabze, Ankaragücü kalecisi Serkan'la adeta ceza alanında akraba oluyor, topu yandan ağlara göndermeye çalışıyor. Uğur Boral da Mondragon karşısında aynı çaba içinde. Golcüler Hakan Şükür, Necati Ateş, Cenk İşler, Gökhan Ünal, Umut Bulut vs. hepsinde bir kaleciyi delme girişi var. Hakkını yemeyelim, Fatih Tekke istisna...

Peki Barcelona-Real Madrid maçında Ronaldo ne yaptı? Victor Valdez'le karşı karşıya kaldığı pozisyonda, "topu acaba onun içinden geçirebilir miyim?" diye test yapmadan aşırtma bir vuruşla topu ağlara yolladı. Tamam; "O Ronaldo" kabul ediyorum ama bizde ki golcülerin bu kadar basit bir vuruşu yapamamasını kabul etmem imkansız.


Hiçbir şeyden çekmedi...

Orhan Veli'nin dizeleri böyle başlar; "Hiçbir şeyden çekmedi nasırından çektiği kadar..." Durum son yıllarda ki Fenerbahçe, Beşiktaş maçları ve sonrasında yaşananlarla bire bir örtüşüyor. Hatırlayın geçen yıl Beşiktaş, Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe'yi Pancu'nun kaleye geçtiği maçta 4-3 yenerek, şampiyon olmuş kadar sevinmişti. İşte o zafer sarhoşluğu içinde alınan kararların yanlışlığı yeni sezonda ortaya çıktı. Nitekim o zaferin mimarı Rıza Çalımbay'la yollar çoktan ayrıldı. Peki sezona (1) numaralı formayla başlayan Pancu nerede?

Aynı senaryo bu sezonda sergilendi. Beşiktaş Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe'yle 2-2 berabere kalıp, iyi bir futbol oynayınca, Tigana ile sözleşme yapıldı. Maçın yıldızı Sergen'in de Beşiktaş'ta kalacağı yöneticilerce açıklandı. Geçen yıl ile bu yıl ne kadar benziyor değil mi?


Kolat ve asker arkadaşı

Fanatik ve Hürriyet gazetelerinde haberi görünce, şaşırdım. Habere göre; Sinan Engin'in desteğini arkasına alan Celal Kolat, 2007'de Beşiktaş Başkan adayı olarak Yıldırım Demirören'in karşısına çıkacakmış. "Bunda ne var?" diyeceksiniz.

Doğru işin bu yanında şaşırılacak bir şey yok. Olayın komik yanı, Kolat'ın seçim kozunun Milano'da görüştüğü, ve "olur" sözü aldığı Brezilyalı Cafu olması. Cafu şu anda 36 yaşında. Seçim 2007'de yapılacağına göre Beşiktaş'a en erken iki yıl sonra gelir. Yani 38 yaşında. Kolat'ın seçim kampanyası da şöyle olur herhalde; "Beşiktaş'ın geleceği için Celal Kolat ve asker arkadaşı Cafu'yu seçin"


Şaka... Şaka...

G.Saray-G.Birliği maçını izlediyse, Aziz Yıldırım, Uğur Boral'ın transferinden vazgeçmiştir. Bütün duran topları dağlara taşlara atması, penaltı kaçırması ve Mondragon'a teslim ettiği yüzde yüz gollük iki pozisyon... Sözün özü Galatasaray maçı hiç de "Uğur"lu bir maç olmadı, Uğur Boral için.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi