T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Anlaşıldı, 'iyimserlik' bize haram! (2)

Yeni Aktüel'de yayımlanan "Vicdani Red Bir İnsan Hakkıdır!" başlıklı yazısından dolayı Perihan Mağden hakkında açılan davadan söz ediyorduk. Mağden'in TCK 318. maddesine göre "halkı askerlikten soğutma" suçunu işlemekten 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyordu. İstenen cezanın üst sınırının 3 yıl olması söz konusu suçun "basın ve yayın yolu ile" işlenmesinden kaynaklanıyordu. Eğer "halkı askerlikten soğutma" başka bir ortamda -diyelim bir arkadaş meclisinde- işlenseydi üst sınır 2 yıl olacaktı. Tuhaf ve gereksiz olduğu kadar geçersiz bir "özel rejim"di bu; milyonların karşılıklı yazışabildiği bugünün dünyasında "basın ve yayın yolu ile"nin sırası mıydı şimdi?

Madem ki 318. maddeden söz açıldı, ceza yasasının bir sonraki maddesini de hatırlayalım.

319. madde "Askerleri itaatsizliğe teşvik" suçunu ve cezasını tarif ediyor. Bu maddeye göre "Askerleri (...) kanunlara karşı itaatsizliğe ve yeminlerini bozmaya veya askeri disiplini veya askerlik hizmetine ilişkin görevlerini ihlale yönelten ve tahrik edenler ile kanunlara, yeminlere veya disiplin veya diğer görevlere aykırı hareketleri askerler önünde öven veya iyi gördüğünü söyleyen kimselere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir."

Görüyorsunuz, 319. maddede tarif edilen "askerleri itaatsızlığe teşvik" suçu ile 318. maddede tarif edilen "halkı askerlikten soğutma" suçu için öngörülen cezalar neredeyse aynı! 319. maddenin "Fiil, savaş zamanında işlenmiş ise ceza bir katı oranında arttırılır" şeklindeki 3. fıkrası da hatırlanınca ceza-suç dengesindeki (Ceza Yasası'nın iç tutarlılığı açısından söylüyorum) ölçüsüzlük daha da göze çarpıyor.

Yani: "Savaş halinde" (düşünün"savaş halinde") askeri itaatsızlığe teşvik edersen en fazla 10 yıl hapis cezası; öte yandan sulh halindeyken "halkı askerlikten soğutucu" bir yazı yayımlarsan en fazla 3 yıl hapis cezası!

Bir ülkede "yazı"dan ancak bu kadar korkulur ve yol açacağı düşünülen tehlikenin önü ancak bu derece "dengesiz" yaptırımlarla kesilmeye çalışılır... Adam "savaş halinde" askerleri isyana teşvik edince ("itaatsizliğe", "görevlerini ihlale" teşvik) istenen ceza en fazla 10 yıl hapis, Perihan Mağden derginin birinde "Vicdani red bir insan hakkıdır" deyince 3 yıl hapis.... Bu ne dehşet ceza hukukudur böyle....

Mağden'in iddianameye konu olan (gününde okuyamadığım) yazısını Savaş Karşıtları sitesinde bulup okuduğumda -yazının başlığında belirttiğim gibi- bir kere daha anladım ki "bu gidişle" bu ülkede "iyimser" olmak bize haram! Mağden'in bu yazısında (inanmazsanız siz de açıp bakın) "vicdani red" konusunda "halka" çağrı yapması, halkı "askerlikten soğutma" yönünde "teşvik ve telkinde" bulunması filan söz konusu değil. Elimizdeki şey herşeyden önce bir "yazı"; yazarının "halk"ı filan işin içine katmadan konuya ilişkin görüşlerini dile getirdiği bir yazı bu.

Bu ülkede pekçok yazarın "Her Türk asker doğar" tezini hararetle savunmasına karşı Mağden de "Ben diyorum ki, hayır kardeşim her Türk asker doğmaz! Her Türk asker doğmak, askerlik yapmak, asker ölmek, askerde ölebilmek mecburiyetinde değildir" diyor. Ne yani demesin mi? Bunu söylemek de mi yasak?

"Askeriye'yle ilgili her konu çok hassas. Çok çok hassas, bu ülkede. Orduyla ilgili herrrhangi bir şeyde: öneri /elexştiri / nedenböyle / neden öyle - hayır haksızsınız, porselen dükkanındaki filsiniz. Tuhafiyecideki zurafasınız; aman çabuk pılınızı pırtınızı toplayıp o konunun topraklarından uzaklaşınizzz."

Ne yani demesin mi? Bunu söylemek de mi yasak? "Askeri konulara gelince medyalamamızın içinde bulunduğu ağır militarist koşullanma, uyguladıkları 'otosansür' normal midir, 'norm' bu ise bu memleketin 'normlarını' insanileştirmenin, vicdanileştirmenin zamanı gelmemiş midir, gelmeyecek midir, hiç gelmeyecek midir?"

Bunu söylemek de mi yasak bu ülkede?

Yirmi yaşındaki tek oğlunu kaybeden acılı babaya "Ölüm haberini bekliyorduk, mezarını işaret etmişti" laflarının "basın ve yayın yolu ile" dağıtımı tamamen serbest, ama bu "vicdansızlığı" afişe etmek yasak, öyle mi?

Yarınki yazıda da zamanında Ahmet Hamdi Akseki'ye ısmarlanan "Askere Din Kitabı" aslı eseri gözden geçirelim.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi