T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 1 NİSAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Her şey yerli yerinde

Ahmet Hamdi Tanpınar "Her Şey Yerli Yerinde" başlıklı şiirinde bize bir huzur ve sükun ortamı sunar:

Her şey yerli yerinde havuz başında servi Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi Beş kıtalık şiirin ilk dörtlüğü böyle. Son dörtlüğü ise şöyle:

Her şey yerli yerinde bir dolap uzaklarda Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan Bir şeyler hatırlıyor belki maceramızdan Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgârda

Süper ligimize bakıldığında dışarıdan sanki her şey yerli yerindeymiş gibi görünüyor.

Liderliği atbaşı kovalayan iki takım. Üçüncülüğe oynayan dört takım. Hedefi kalmamış beş takım. Ve onların altında düşme potasında bulunan yedi takım. Dışarıdan böyle görünüyor ama içeriden bakınca hemen her şey "azapta bir ruh gibi gıcırdıyor".

Şu Beşiktaş-Malatya maçı buna şahit değil mi? Her iki takım da puan aldı, lakin hadi eski tabirle söyleyelim bu sonuçtan "muazzeb" oldular.

Azap ve gıcırtıyı bir yana bırakalım, huzur ve sükun açısından, herşeyin yerli yerini bulması bakımından (Anelka, Önder ve Deniz'i bir yana bırakırsak) F.Bahçe'de nihayet taşlar yerine oturdu.

Üç yıldır "bir takım kuramadığı" için eleştirilen Daum, üçüncü yılın sonunda aradığını buldu. Bu ne uzun arayıştır arkadaş.

Artık on sekizin oralarda dolaşan Alex koşuyor. Az da olsa prese katılıyor. Appiah'ın gelmesi ile Aurelio'nun yükü yarıya indi. Mehmet Yozgatlı ile Tuncay her iki yönde (hücum ve savunma) oynamaya başladılar. Tek forvetle (Nobre) oynarmış gibi gözüken Fenerbahçe hücumda çoğalmayı öğrendi. Ümit'i de katarsak hızlı çıkışlarda kale önüne beş kişi birden inebiliyor. Ancak bu hızlı çıkışların hem sayısı az, hem kıvamı yerinde değil (Yani Avrupa'da oynayacak seviyede değil).

Servet'in takıma dahil olmasıyla (veya Deniz) savunma güç kazandı. Yine de her an kontra yiyebilecek bir tedirginlik var. Çünkü hamleli de olsa hem Servet hem de Luciano yavaş adamlar.

Bağış Erten Sivas maçı ile ilgili yazısını şöyle bitirmiş: "Anladık ki, şampiyonluk, UEFA bileti, küme düşmeme derken heyecanlı mı heyecanlı giden, ama nasıl oluyorsa bir o kadar da zevksiz olmayı başarabilen ligimizde yeni hiçbir şey yok! Yuvarlak olduğu iddia edilen meşin yuvarlak bile artık devlet memuru itaatkârlığında!" Ne demek "devlet memurluğu"? Sıcak bir öğle sonrası mahmurluğu demek. Hareketsiz, huzur ve sükun içinde. Az sonra zil çalacak, herkes evine gidecek.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi