T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 NİSAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Hep aynı şey, aynı şey, aynı şey...

Türkiye'de gazetecinin işi, saatler boyu aynı vidayı aynı somuna geçiren fabrika işçisinden pek az farklıdır. Yeknesaktır, hep birbirinin aynı hissini veren günler yaşatır. Bugün okuyacağınız yorumun benzerlerini bundan dört yıl, altı yıl, on yıl, onbeş yıl önce de yazmışımdır. Yarın yazacağım ise, muhtemelen üç yıl, beş yıl, dokuz yıl, yirmi yıl önce yazdıklarıma benzeyecek.

Bu kısır döngünün ekmeğini yazarak kazananlar için nasıl ömür törpüsü olduğunu kimse bilemez.

Bu hafta Meclis'te Terörle Mücadele Kanunu (TMK) görüşülecek. Son yirmi yıl içerisinde aynı isimle kimbilir kaç kez yasal düzenleme yapıldı. İktidarda hangi parti bulunursa bulunsun, bizler her seferinde terörle mücadeleyi kısıtlayıcı yasal düzenlemelere bırakmanın yanlışlığını yazdık. Terörle mücadele adıyla yapılan düzenlemelerle demokratik sistemin zorlandığını, sivil iktidarın manevra alanının daraltıldığını hatırlattık. Bir şeyi daha: Bireysel özgürlüklere kısıtlama getirmenin iktidarların ömrünü kısalttığını da...

TMK türü kısıtlayıcı düzenlemelere dayalı uygulamalar, kaçınılmaz olarak, olağanüstühal, hatta sıkıyönetim türü rejimlere geçit veriyor. O noktadan sonra her gelişme de teröristin ekmeğine yağ sürüyor; birlik ve bütünlük duygusunu öldürüyor... Terör ülkemizde uzun bir süre etkisini yitirdiyse, bunu, demokratikleşme kararlılığına borçluyuz.

Geçmişte, bu tür yazılarımıza, muhalefet partileri "Haklı tespitler" diye sahip çıkar, iktidarlar ise "Pesimist yaklaşımlar" diye küçümserdi. Bugün tek değişiklik, anamuhalefet partisi CHP'nin de iktidar partisiyle birlikte, bireysel özgürlükler ve hakların topluca kullanımına getirilmek istenen kısıtlamalara karşı çıkmayışı... Bıraksanız, CHP, daha keskin bir yasal düzenleme bile isteyecek...

Bu tür yasaların çıkacağı dönemlerde ülkemiz 'garip' sayılabilecek olaylarla karşılaşırdı. Takrir-i Sükun Kanunu ve Anayasa Düzenini Koruma Kanunu türü yasal düzenlemeler öncesinde, hatta Türk Ceza Kanununda köklü değişiklikler düşünüldüğünde, birileri bir yerlerde ya Atatürk heykellerine saldırır, ya da düzeni yıkma amaçlı biçiminde yansıtılabilecek toplu eylemler görülürdü.

Bugün de olan bu. Bir afla topluma yeniden kazandırılmayı beklemek üzere kendilerini emekli ettikleri sanılan PKK eylemcileri, niçin olduğunu kimsenin anlamadığı yeni bir terör kampanyası başlattılar. Ardından biralı eğlence partilerine palalarla saldırı, 31 Mart vak'asının Kur'an okunarak tes'id edildiği tuhaf iddiaları gündeme geldi. Yalnızca acayip giyimli eli sopalılar ile seks skandalları eksik bugün; yakında onlarla da yeniden tanışırsak tablo tamamlanmış olacak...

Bütün radikal değişiklikler öncesinde yaşananlar gözümüzün önünde tekerrür ediyor işte. Gelin de, o bunaltıcı, sinirleri tahrip edici, "Bu filmi daha önce görmüştüm" hissine kapılmayın bakalım...

Oysa bu defa farklı bir film izleyeceğimiz hissini veren bayağı değişik bir ortam söz konusu. Meclis'te üçte iki çoğunluğa sahip deneyimli sayılabilecek bir siyasî kadro var... İktidara halk desteği eksilmeksizin sürüyor... Dışta da zor kazanılmış bir itibara sahip iktidar... Ekonomide işler yolunda gidiyor... Daha da önemlisi, 'değişim' ve 'dönüşüm' yönünde atılan her adım, hem içeride destek saflarını sıklaştırmaya yarıyor, hem de dışarıdaki hayran kitlesini büyütüyor... Değişimin motor gücü de dış dinamik (Avrupa Birliği) zaten... Sözün kısası, yeniden o bıktırıcı eski filmi izlettirmesi gerekmiyor iktidarın...

Fakat izlediğimiz o eski film. Yine tuhaf olaylar eşliğinde terör eylemleri garip bir biçimde boy veriyor ve aynı acayip 'daha az demokrasi' talepleri yükseliyor. İktidar da, daha önce kimbilir kaç kez perdeye aktarılmış filmi aynı senaryoyla yeniden çevirmeye soyunuyor. Filmin sonu farklı olsa bâri...

Bizim işimiz ömür törpüsü gerçekten...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi