T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 20 NİSAN 2006 PERŞEMBE | ||
Hayatımızda neyin eksik olduğuna dair epeyce kanaatim var. Zaman zaman bunları bu sütundan sizlerle paylaşıyorum. Elbette sizin de eksikliğini hissettiğiniz, hayatınızı noksan kıldığını düşündüğünüz şeyler var. Benim bu gayretim, hayat hakkındaki kanaatlerinizi belirlemek için değil elbette... Kimin böyle bir gücü olabilir? Benim gayretim, sadece gündelik koşuşturma içinde hayata dair düşüncelere yer açacak birkaç küçük kıvılcım bırakmak için zihinlerde. İşin aslı, hayatta neyin eksik, neyin fazla, neyin yanlış, neyin doğru olduğunu herkes kendisi muhakeme etmek zorunda zaten, böyle olmazsa bir yere varmaya imkan yok. Galiba en önemli eksik de bu. Hayat hakkında bir muhakemeye sahip olmaktan uzağız hepimiz. Kimse giderek daha sancılı bir hale gelen bu ağır yükün altına girmek istemiyor günümüzde. Ama yapmak zorundayız; yoksa bir gün gelecek hayatın parça parça çürümesinin önüne geçemeyecek kadar gecikmiş olacağız. Neyse, günü daha fazla ağırlaştırmayalım; hayat hakkında hepimizin acilen bir muhakeme alışkanlığı edinmemiz gerekiyor, deyip geçelim. Geçelim ve bir parça hafifletici de olan bir modern zamanlar haberine göz atalım: "İngiltere'nin en saygın kolejlerinden Wellington, giderek maddiyatçılığın ve şöhret tutkusunun ön plana çıktığı toplumda, öğrencilerin karşılaştıkları sorunlarla mücadele edebilmeleri için öğrencilerine 'mutluluk dersi' vermeyi amaçlıyor." Nereden icap etmiş, diye sorulabilir. Wellington kolejinin Müdürü Anthony Seldon bu konuya da açıklık getiriyor: "Akademik konulara fazla yoğunlaşarak çok daha önemli bir şeyi atlıyoruz. Çocukların daha fazla paranın daha fazla mutluluk getirmediğini öğrenmeleri gerekiyor. Genellikle gençlerin amacı şöhret, para, mal-mülk sahibi olmak, ancak bunlar mutluluk barındırmıyor" İşte bu!.. Müfredata haftada birkaç saat "mutluluk dersi" eklemekle bu işlerin çözülebileceğine hiç inanmıyorum, bunun için hayatın akış yönünü tersine çevirmek gerek... Fakat öte yandan Müdür beyi yine de takdir ediyorum. Çünkü okul müdürlerinin hayata ilişkin böylesine keskin ve derinlikli gözlemlere sahip olmalarının neredeyse imkansız olduğu bir ülkede yaşıyorum. Bırakınız kolej müdürlerini, üniversite rektörleri için bile çok fazla umutlu cümle kuramıyorum. Bütün bu atmosferi dikkate aldığımda Wellington koleji müdürünün çıkışı daha da değer kazanıyor. Keşke gençlerin hayatın anlamını şöhrette, para ve mal-mülk sahibi olmakta aramalarına sebep olan modern hayat kurgusunu da bir parça eleştirebilse, mesela müfredata birkaç adet de "modern hayat eleştirisi" dersi koyabilseydi. Bunun İngiltere'nin seçkin bir kolejinin boyunu aşan bir iş olduğunun farkındayım. Ancak Wellington kolejinin sınırlı karşı duruşunun da, entelektüellerden başlayarak ülke kamuoyunu saracak bir tartışmayı başlatması mümkündür. Bunları söylerken maalesef İngiltere'den bahsetmiş oluyorum. Bizde olsa bu işi yapmaya cesaret eden okul hemen disipline çekilirdi. Ve gençleri şöhret, para ve mal-mülk sahibi olmak kıskacına yönlendiren programların sahibi olarak medya Müdür bey başta olmak üzere bütün okul idaresini medyatik linçe uğratırdı. Çünkü bizde hayatın bütün ayıplarının üstünü örten bütün sarhoşluk verici mutluluk derslerini medya veriyor. Hayatın muhakemesi giderek zorlaşıyor, haberiniz olsun!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |