T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S P O R 20 NİSAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Roller değişti

Haldun
Domaç
Fenerbahçe'nin Vestel Manisaspor'a yenilmesi sonucu Galatasaray'ın derbi öncesi 3 puanlık avantaj yakalaması, cumartesi günkü maçı, bu sezon ezeli rakiplerin oynadığı üç karşılaşmadan farklı hale getirdi. Çünkü her üç maçın ortak özelliği "kaçan Fenerbahçe", "kovalayan Galatasaray"dı. Nitekim Ali Sami Yen'de oynanan lig maçında üstün görünen ve kazanmak isteyen Galatasaray, kontrollü oynayıp, skor avantajını sağlayan Fenerbahçe'ydi. Bir anlamda Fenerbahçe için kazanmak tek seçenek değildi. Kupanın ilk maçında Galatasaray, Şükrü Saraçoğlu stresini yenmek, ligdeki yenilginin rövanşını almak için yine çok adamla hücum eden, pozitif bir görüntü verdi ama kazanan Fenerbahçe oldu. Kupanın rövanşında ise Fenerbahçe, skor avantajını, maça golle başlayarak taçlandırınca, gollü ve keyifli bir karşılaşma ortaya çıktı ancak kaçan Fenerbahçe; yenilen ve sevinen taraf oldu.

Oysa bu kez durum farklı. En azından kağıt üzerinde... Çünkü kazanmak zorunda olan takım Fenerbahçe, kaybetmediğinde sevinen Galatasaray olacak. Başka bir söyleyişle bu kez Galatasaray kaçacak, Fenerbahçe kovalayacak. Kuşkusuz bu durum Gerets'in sözlerinde de açığa çıkıyor. Nitekim Gerets, Ç.Rizespor maçından sonra yaptığı açıklamada; "Değişen fazla bir şey yok, ama şimdi Şükrü Saraçoğlu'nda kazanmak zorunda değiliz" demişti. Bu sözlerden Gerets'in, kazanmaya yönelik, ofansif anlayışından vazgeçeceği sonucunu çıkarabiliriz. Belçikalı hoca konuştuğunu uygulamaya koyarsa, Galatasaray'ı ciddi bir tehlike bekliyor. Çünkü Fenerbahçe'ye yenilmemek için mutlaka hücum gücünü kullanmak ve sarı-lacivertli savunmayı tehdit etmek şart. Fenerbahçe'nin 5 gol yediği Vestel Manisaspor maçı bunun en belirgin örneği. Sarı-lacivertliler üstüne gelen takımlar karşısında bocalarken, kendi alanında bir puana razı olan takımlar karşısında rahatlıyor. Çünkü bu takımlar orta alanı Fenerbahçe'ye terk ediyor. Böylece sarı-lacivertli takım orta alanda rahat top kazanıp, çeviriyor, hücum oynadığı için çok fazla sayıda korner ve serbest vuruş kazanıyor. Bu tür toplardaki etkinliğini yazmayı bilmem gerek var mı? Kadıköy'de Fenerbahçe'ye üstünlüğü getiren Alex'in serbest vuruşu sanırım bu durumu açıklıyor.

Sonuç olarak Daum kuracağı kadro ile maçın şeklini değiştirebilir. Buna karşın anahtar Gerets'te. Belçikalı'nın oyun anlayışı bir anlamda derbinin düğümünü çözer. Peki Daum ve Gerets nasıl bir kadro kurup, oyun anlayışı benimserse bir adım öne geçer? Teknik-taktik detayları yarın masaya yatıralım.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi