T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
A K T Ü E L 23 NİSAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Her mevsim farklı bir renk Bolu

Yemyeşil dağları, ormanları, şirin akarsuları, gölleri, doğal sıcak-soğuk su kaynakları, kayak merkezleri ve tarihi Bolu, 4 mevsim turizme açık bir il. Yüzde 55 orman alanıyla, ziyaretçilerini her mevsim farklı renk ve eşsiz manzarayla karşılıyor

Yemyeşil dağları, ormanları, şirin akarsuları, gölleri, doğal sıcak-soğuk su kaynakları, kayak merkezleri ve tarihi dokusuyla Türkiye'nin harika yerlerinden biri Bolu. Dört mevsim turizme açık bir bir kent, üstelik her türlüsüne; kültür turizminden yamaç paraşütüne, kayaktan termale, yeşilliklerle çevrili göllerden trekking ve piknik yapılacak alanlara kadar her türlü turizm aktivitesi için oldukça elverişli. Yüzde 55 orman alanıyla ziyaretçilerini her mevsim farklı renklerde, eşsiz bir manzarayla karşılar Bolu ve çevresi. Sonbaharda ateş gibi yanan renkleri, kışın bembeyaz bir halı örter. İlkbaharda rengarenk çiçeklerle gelen cümbüş, yazın coşkun bir yeşile dönüşür. Her mevsimde, her tarafı içinde bambaşka renkleri, güzellikleri barındıran bir tablodur Bolu. Bolu, tabiat, insan ve tarihin el ele verip yoğurduğu güzelliklerini görmek, dağlarında özgürlüğün tadına varıp Köroğlu türkülerini söylemek isteyenlerin kolay ulaşabileceği bir yer. Bolu İl Kültür Müdürlüğü'nün davetlisi olarak geçen hafta sonu bu harika şehirdeydik. Buram buram tarih kokan, kültür ve doğanın tüm canlılığını barındıran Bolu ve çevresi, beyazdan sıyrılmış yemyeşil örtüsünü bürünmeye hazırlanıyordu. Sıkıştırılmış bir programla, gezimize Abant Gölü'nün minyatürü sayılabilecek Gölcük'ten başladık. Suni olmasına rağmen, etrafındaki çam ve köknar ağaçları ile tabii bir güzelliğe sahip olan gölün karşısında deklanşöre basan ilk gazeteci olma yarışına girdik. Uzun bir çekimin ardından gölü çevreleyen patika yolda keyifli bir yürüyüşle tamamladık turumuzu.

KÖROĞLU DAĞLARI GEÇİT VERİYOR

Doğal güzelliklere sahip yol boyunca yer yer görünen beyaz örtü, göz kırpıyordu 'hâlâ buradayım' diye. Bolu'nun en eski ve en büyük yaylası Kızık Yaylası ve Aladağ yaylaları mayıs ayında başlayacak hareketliliğe hazırlanıyor, bir nevi fırtına öncesi sessizliği yaşıyor. Şırıl şırıl akan Aladağ çayı boyunca uzanan yolumuz üzerinde mor sümbüller ve sarı menekşelerle bezenmiş yaylaları görünce hemen yayılıyoruz o güzelliğin ortasına. Bu keyifle Köroğlu Dağları'nın en yükseğinde olan Kartalkaya'yı seyrederek, 'Köroğlu Dağları geçit vermiyor' türküsünü mırıldanmaya başlıyoruz. Ancak ardından bir başka türkü geliyor aklımıza ve 'Bir dağ ne kadar yüce olsa bir kenarı yol olur' diyerek, devam ediyoruz dağların kıvrım kıvrım açılan yollarından.

BENDEN SELAM SÖYLEYİN BOLU BEYİNE

İkinci günkü gezimize, Bolu şehir merkezinde bulunan Köroğlu heykeline bir selam vererek başlıyoruz. Hakkında fermanlar çıkarılan ama verilen hükümlere başkaldırmasıyla tanınan Köroğlu adına dikilen heykel başkaldırışın simgesi gibi. Günbolu Abant, Göynük ve Mudurnu'yu geziyoruz. Sıkıştırılmış programımızda son durağımız Göynük oluyor. Nüfusu 5 bin. Göç veren bir yer. Belediye başkanı Abdulkadir Yılman'ın dediğine göre Türkiye'ye dağılmış 80 bin Göynüklü var. Tarih, doğa ve maneviyatın birleştiği Göynük'te en önemli eserler; Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemsettin Türbesi ve bu türbenin avlusunda yer aldığı Gazi Süleyman Paşa Camii, Tokad-i Hayreddin Türbesi, Zafer Kulesi ve Akşemsettinoğlu Konağı.

Köroğlu dağlarında özgürlüğün keyfini yaşadıktan sonra 'Asıl özgürlük manaya teslimiyetten sonra başlar' felsefesinden hareketle Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemsettin'in türbesi başındayız. 1459 yılında vefat eden büyük âlimin türbesini bizzat Sultan Mehmet yaptırmış. 1987 yılında restore edilen türbede güzel ağaç işçiliği mevcut. Temiz dağ havasının yanında bir de manevi havayı teneffüs edip gezimizi tamamlıyor ve en yakın zamanda daha geniş bir program yapma isteğiyle Bolu'dan ayrılıyoruz.

  • Mustafa Cambaz

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi