Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Fehmi KORU f.koru@yenisafak.com.tr

Hafta sona ererken 'ulusal egemenlik' kavramına uygun bir gelişme yaşandı: Göztepe'ye yapılacak cami konusunda Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün itirazı ortadan kalktı; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da caminin 'daha uygun' görünen başka bir arsaya yapılmasına mutabakatını verdi. Arsa sahipleri ikna edilir, Büyükşehir Belediye Meclisi onayını esirgemezse, Göztepe'ye şık bir cami inşa edilecek...

Bu, her bakımdan önemli bir gelişme.

Göztepe'ye cami yapılması o semtte yaşayanların talebi... Belediye Meclisi Göztepe'ye cami yapılması kararını CHP'li üyelerin de katılımıyla almıştı. Göztepe'nin CHP'li belediye başkanının karara itirazı, ilk elde, cami yapımına karşı bir tavır olarak yansıtılmıştı. Başkan Öztürk'ün caminin kendi tespit ettiği bir yere inşası için teklifi bizzat götürmesi bu konudaki iddiaları havada bıraktı. İlk düşünülen yerin bir parka bitişik oluşunu Büyükşehir Belediyesi'nin çevre konusunda duyarsızlığına kanıt olarak sunanlar çıkmıştı; Kadir Topbaş'ın yeni yere "Neden olmasın?" tarzındaki olumlu yaklaşımı da o iddiayı boşa çıkarttı.

Kadir Topbaş "Hassas konularda referandum olmaz" diyor, ama belediyelerin kendi bölge sınırları içinde kamuya açık alanları değerlendirirken semt sâkinlerinin görüşlerini almasında her zaman yarar vardır. Bunu illâ 'referandum' ile yapmak gerekmez. Herhangi bir dine ait ibadethane yapılmasını isteyenler o semtte oturan insanlar olmalı değil mi? Bunu sağlamanın yolu, talebin, ibadethane yapılması istenen yerin bir veya iki kilometre çapındaki bir alanda oturanların en az dörtte birinin imzasını taşıması türü bir ilkeye bağlanması olabilir. Bu kurala uyan başvurular Meclis'in gündemine alınabilir.

Böylesine kuralların olmayışı referandumdan doğabilecek sakıncalardan daha fazlasına sebep oluyor. CHP'nin camiye karşı, Ak Parti'nin çevreye duyarsız olarak gösterilmesi daha mı az sakıncalı? Semt halkının tercihlerinin dikkate alınması işlerin inadına yapılmasının da önüne geçer. Kimsenin uğramadığı camiler, önünden geçilmeyen kültür merkezleri, daha çok yaşlıların yaşadığı semtlere spor tesisleri garipliği de ortadan kalkar.

Gerçekleşmesi uzlaşma sayesinde mümkün hale gelen cami projesinde sevindirici bir başka nokta daha var: Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş Göztepe'ye kazandırılacak eserin mimarî açıdan da göğüs kabartıcı bir güzellikte olmasını sağlamaya kararlı. Son yıllarda yapılan hepsi bir örnek ve çoğu estetik kaygıdan uzak bir anlayışı yansıtan camiler dönemine "Paydos" demeye Göztepe'den başlayabiliriz. Mimar Kemalettin'in Bebek Camii ne kadar güzeldir. Osmanlı'nın son döneminde yetişmiş, Cumhuriyet'in ilk eserlerini vermiş çok değerli mimarlarımızın neredeyse hepsinin bir bölümü proje olarak kalmış cami tasarımları var; onlar hayata geçirilebilir.

Bu konuyu daha önce işlediğimde, yıllar önce Zagrep'te ziyaret ettiğim göz kamaştırıcı cami ve İslâm Merkezi'ne de esin kaynağı olabilsin diye işaret etmiştim. Göztepe Camii'nin mimari projesi için uluslararası bir yarışma bile açılabilir.

Türkiye'de pek çok sorun aslında tarafların birbirini dinlememesi yüzünden çözülemiyor. Bir hiç uğruna sürdürülen inatlaşmalar, kavgalar olumsuzluğu pekiştiriyor, önyargıları besliyor. Taraflar birbirini dinlemeye başlayıp sorunlar hakkında çözümden yana bir tavır aldığında ise uzlaşmaya daha kolay varılabiliyor. Göztepe Camii bunun güzel bir örneği işte.

İstiklal Savaşı ortamında, ilk Büyük Millet Meclisi'nde ülkenin âcil ihtiyaçlarına çözüm ararken de bu yöntem uygulanmıştı. Cumhuriyeti ve dirliğimizi, şimdilerde unuttuğumuz kritik dönemlerde uzlaşabilme özelliğimize borçlu değil miyiz?

Geri dön

Yazdır

Yukarı