T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 23 NİSAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Dünyada bir yolcu gibi olmak

İnsanın atalarının yitirdiği Cennet'i bulabilmesi için, dünyada bir yolcu gibi yaşaması gerekir. Hayatı yaşanır kılmanın sırrı, yolcuların gizemli dünyasının derinliklerinde gizlidir. Yolcuların zengin dünyalarının derinliklerine dalmadan, herkesin aynı anne ve babadan geldiğinin bilincine varmak mümkün değildir. Hiçbir engel tanımadan ülke ülke, şehir şehir dolaşanlar, dünyanın sınırlarla bölünemeyecek kadar küçük olduğunu kolaylıkla görebilirler.

Dünyada nasıl ülkeler, sürekli değişen sınırlarla birbirinden kesinkes ayrılamazlarsa, insanlar da coğrafyanın kazandırdığı gelip geçici farklılıklarla aynı anne ve babadan geldiklerini unutamazlar. Bütün insanlığın aynı ailenin mensupları olduğunu, dünyada bir yolcu gibi olanlar ve bir yolcu gibi yaşayanlar hiçbir zaman unutmazlar. Bir insan hangi soydan gelirse gelsin ve o insan hangi rengi taşırsa taşısın, hayatın başlangıcına dönüldüğünde, herkesin aynı anne ve babanın çocukları olduğu görülür.

Geçen hafta ortasında Çengelköy'de Üsküdar İmam Hatip Okulu'nun, hayata olduğu kadar dünyaya da en geniş açıdan bakmasını bilen, yönetici, öğretmen ve öğrencileriyle "Sınırların Önemini Yitirdiği Bir Dünyada Yolculukla Gelen Kültürel Zenginlikler"i konuştuk. Türkiye'deki kültür ve sanat faaliyetlerini yakından izleyen hoca ve öğrencilerin soru ve katkılarıyla, Anadolu insanının düşünce ve eylemine, dünyada bir yolcu gibi yaşamanın kazandırdığı değişik boyutlar tek tek ortaya konulmaya çalışıldı.

Türkler bir insanın gönlünün fethedilmesini, bütün dünyanın fethedilmesinden daha değerli gördükleri için, tarihleri boyunca dünyaya bir yolcu gözüyle bakmışlar. Hayatı da, görünen dünyadan görünmeyen dünyaya doğru, fırsat ve tehditlerle dolu bir yolculuk olarak değerlendirmişlerdir. Onların Asya'dan Avrupa'ya gittikleri her yerde silinmez ayak izleri bırakmaları, bütün dünyayı vatan olarak görmelerinden kaynaklanır.

Türkler bütün insanlığı aynı ailenin, farklı ülkelerdeki mensupları olarak bildikleri için, gittikleri her coğrafyada adil tutum ve davranışlarıyla saygı uyandırmışlardır. Onlar aynı ailenin değişik kolları arasında fark gözetmedikleri gibi, kimsenin inancını zorla değiştirmeye kalkışmamışlardır. Türkler her zaman zorla güzellik, zorla iyilik ve zorla da doğruluk olmayacağının bilincinde olmuşlardır. Bunun için de, gittikleri her ülkede yüzyıllarca kalmışlardır.

Dünyadaki herşeyin gelip geçici olduğunu vurgulamak için, Anadolu'da çok tekrarlanan bir dörtlükte: "Ey gafil aldanma endamına fani cihandır bu/Kendisi aşikar, ateşi gizli külhandır bu/İnsafı terkeyleme makamı imtihandır bu/Gelen gideni görmez iki kapılı handır bu" denilir. İnsanlar ister farkında olsun, isterse de olmasın, herkesin dünyada bir yolcu gibi olduğunu, bu dörtlük hem çok yalın, hem de çok derin bir biçimde anlatmaktadır.

Doğu, Batı, Güney ve Kuzey'de aynı ailenin değişik kollarının yaşadığını görmek için, herkesin, bulunduğu ülkenin, bulunduğu kıtanın sınırlarının dışına çıkması gerekir.

İnananlar ömürlerinde en az bir kere Mekke'yi görmek zorundadırlar.

Bütün insanlığın anne ve babasının dünyada buluştukları Arafat Dağı, Mekke'dedir.

Mekke, herkesin yanında taşıdığı anavatanıdır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi