Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Kürşat BUMİN kbumin@yenisafak.com.tr

Geçen gün yayımladığım "Polisin eli kolu bağlı mı?" başlıklı yazıma ilişkin çok mesaj aldım. On yıla yakındır köşe yazısı yazarım, Fethullah Gülen'in militarist görüşlerini eleştirdiğim yazı hariç bugüne kadar başka hiçbir yazım bu kadar bol mesaj almamıştı. Mesajların bazılarında açıkça belirtildiği gibi bu yazı internet üzerinden emniyet camiasında dolaştırıldığından, yazıyı okuyan pek çok Polis Akademisi mezunu üzüntüsünü, sitemini, eleştirisini, itirazını bildiriyordu. Mesajların bir bölümünü cevaplasam da, bu yolla işin altından kalkabilmek mümkün olmadığından genel bir açıklamayı burada yapmayı uygun buldum.

Konuya ilişkin açıklamam şu:

Bu yazıyı yayımlarken tabii ki Akademi mezunlarının edindikleri donanımı, bu yolda gösterdikleri gayreti tanımamak gibi bir niyetim yoktu. Mesajlarda da belirtildiği gibi birçok mezun öğretimi Akademi sonrasında da sürdürmüş ve birçok dalda yüksek lisans ve doktora derecesi elde etmiş. Hem de o kadar geniş bir alanda ki... "Psikoloji"den "İşletme"ye, aklınıza gelen her alanda lisans üstü öğretim yapan Akademi mezunu varmış. Hatta bunlardan birisi (yazıma en sert tepki gösterenlerden) halen "portföy yöneticisi" bir şirketin genel müdürüymüş.

Söylediğim gibi, Akademi mezunlarının (Akademi'deki öğretim düzeyinin de hukuk ve de mülkiyeden farkı olmadığı söyleniyor) teker teker sahip oldukları bu özelliklerle bir alıp veremediğim yoktu benim. Benim altını çizmek istediğim husus, Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü'nun haftalık basın toplantısında kamuoyunu TMY'de yapılacak değişikliklerle ilgili aydınlatmaya çalışmasından hareketle, emniyet teşkilatının (benim gözümde) üzerine vazife olmayan işlere soyunduğuydu. Ayrıca, emniyet teşkilatındaki önemli görevlerin eskiden olduğu gibi hukuk-siyasal çıkışlı kişiler tarafından üstlenilmesinin çok daha uygun olacağını belirtmiştim. Bu kanaatimi (onca mesaja karşın!) bugün de koruyorum.

Ayrıca ben bu konuyu ilk kez ele alıyor da değilim. Hiç değilse bir iki kere, Akademi mezunlarının emniyet müdürlüğü görevi ile yetinmeyip valiliklere de sıçradığını ve hatta aralarından birisinin hızını alamayıp en çok özel donanım gerektiren bakanlıklardan birisi olan ulaştırma bakanlığı koltuğuna oturduğunu da yazmış ve eleştirmiştim. Bugün de aynı kanaatteyim. Akademi mezunlarının vali olarak atanmaları tabii ki yerinde bir karar değildir.

"Niçin"ini kısaca açıklamaya çalışayım:

Bir kere herşeyden önce Polis Akademisi herhangi bir hukuk ya da siyasal-kamu fakülteleri gibi "sivil" bir kurum değildir. Bu kurum askeri okullarda olduğu gibi (olması gerektiği gibi) öğrencilerine sadece "öğretim" değil "eğitim" de vermektedir. Oysa biliyoruz ki, hukuk fakültesi ya da diğerleri söz konusu olduğunda öğrencilere yönelik bir "eğitim faaliyeti"nden söz edilemez. Dolayısıyla, Polis Koleji ve Polis Akademisi, "marşlar"ından başlayarak herşeyiyle "özel" eğitim-öğretim kurumlarıdır ve sadece "özel" eleman yetiştirmelidir.

Ayrıca önemli olarak, Akademi mezunlarının niçin bu derece yoğun bir biçimde (mesajın birinde bu sayının 1000'e ulaştığı söyleniyordu) farklı dallarda lisans üstü öğretime yönlendirildiğini de anlamıyorum. Öyle bir kurum ve "mezunlar birliği" ki, "İşletme"den "İletişim"e kadar onlarca alanda yüzlerce uzmana sahip olacak. Nitekim mesajlardan "mezunlar"ın sadece kamuda değil, "özel sektör"de de büyük ilgi gördükleri söyleniyor.

Peki niçin? Emniyet Teşkilatı bu ülkenin Akademi'den geçmemiş (mesela) binlerce "İşletmeci"sinden yararlanabilecekken niçin kendi kadrosunu oluşturmaya çalışıyor? Şu kadar yüksek lisans ve doktora niçin yapılıyor?

Bana sorarsanız, ülkedeki eğitim-öğretim politikası söz konusu olduğunda doğru (ve normal) bir seçim değildir bu. Herhalde bu gidişle yakında, bugün TSK için söylendiği gibi, Emniyet Teşkilatı da aklınıza gelebilecek her alanda kendisinin yetiştirdiği elemana sahip olacak. "Akademili İşletmeci", "Akademili Hakim", "Akademili Vali", "Akademeli Siyaset bilimci", vesaire... İyi de o zaman "Akademili" olmayanların durumu ne olacak!

Geri dön

Yazdır

Yukarı