T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 26 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Son günlerde Ankara'ya yine bir haller oluyor. Her şeyin 'erken seçim' ve buna bağlı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimine endeklenmeye çalışıldığı bir dönemde, 'yargı bağımsızlığı', 'vesayet kültürü' tartışmaları, 'muhtıra' özlemleri havada uçuşuyor ve adeta göz gözü görmüyor. İşte böyle bir ortamda Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan vesilesiyle Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma, 'demokrasi' ve 'hukuk devleti' açısından önemli bir konuşmaydı. Arınç'ın, devlet kurumlarının 'demokrasi' açısından anlamına, devlet kurumları arasındaki hiyerarşinin parlamenter sistem içindeki konumuna, özellikle de son günlerdeki çalkantılı dönemde 'gizli anayasa, kırmızı kitap, derin anayasa' gibi kavramların demokratik sistemi zaafa uğratacak boyutlara ulaştığına dikkat çekmesi bilhassa önemliydi. Arınç'ın 'demokrasi manifestosu' niteliği taşıyan konuşması, toplum tarafından doğru algılandı ve çok da olumlu tepkiler aldı. Ancak, bugüne kadar işlerin 'hukuk devleti' çerçevesi dışına taşırılarak yapılmasına alışmış bazı kesimler, Arınç'ın konuşmasından 'farklı anlamlar' çıkarmaya özellikle gayret ettiler. Mesela, tarihinde genel olarak 'demokratik gelenek'le pek 'barışık' olmayan ana muhalefet partisi CHP, Arınç'ın konuşmalarını 'yakışıksız' ifadelerle tanımlayarak, bazı kesimleri kışkırtma gayreti içine girdi. Neyse ki, CHP'nin demokrasiyi torpilleme gayretleri şimdilik başarısız... Dün, Anayasa Mahkemesi'nin 44. yıldönümü dolayısıyla yapılan toplantıda konuşan Başkan Tülay Tuğcu, 'hukukun üstünlüğü' ve 'yargı bağımsızlığı' bağlamında verdiği mesajlarla Ankara'nın havasını biraz olsun yumuşattı. Özellikle son iki gündür içinde CHP'nin de yer aldığı bazı çevreler tarafından, Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, Meclis'teki 23 Nisan özel oturumunda verdiği "demokrasi mesajları"nın ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tuğcu'nun "karşı mesajlar" vereceği yönünde bir beklenti oluşturulmuştu. Oysa Başkan Tuğcu, beklentilerin aksine, 'yargının bağımsızlığı'na ve 'güvenilirliği'ne dikkat çekerek, "Mahkemelerin bağımsızlığına düşen her gölge, hukuk devletine düşmüş olacaktır. Bu anlamda hakimlik ve savcılık teminatının önemi ortaya çıkmaktadır" dedi ve bazılarının umutlarını boşa çıkardı. Toplantı sonrasında Başkan Tuğcu, Meclis Başkanı Arınç'ı odasına kahve içmeye davet etti. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, Anayasa Mahkemesi'nin eski ve yeni üyelerinin de bulunduğu kahve sohbeti samimi bir ortamda gerçekleştirildi. Sohbet sırasında Başkan Tuğcu, herkesin duyabileceği bir şekilde "Bugün (dün) yapacağım konuşmada Sayın Meclis Başkanı Arınç'a cevap ve tepki vermemi isteyen çok insan oldu. Ama ben cevap vermedim. Ayrıca, Meclis Başkanı'nın konuşması tepki verilecek bir konuşma değildi. Son derece düzeyli bir konuşmaydı" diyerek, bir bakıma 'demokrasi' ve 'hukuk dışı' taleplerin de önünü kesmiş oldu. Bu arada, Anayasa Mahkemesi'ndeki bir başka dikkat çekici ayrıntı ise, Başkan Tuğcu'nun odasındaki sohbete katılan Danıştay Başkanvekili Tansel Çölaşan'ın yaklaşımıydı. Tansel Çölaşan da, Arınç'ın konuşmasını beğendiğini söylüyordu. Hepimiz biliyoruz ki, bu ülkede gerilimin tırmanmasından, kurumlar arası çatışmanın alevlenmesinden 'rant' sağlamayı uman ve artık 'gerilime akraba' olmuş çevreler var. Ama her şeye rağmen, hâlâ 'demokrasi' ve 'hukuk' umutlarını kaybetmemiş kurumlar ve kişiler de...
|
![]()
| ||||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |