T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Bir Kardeş Olarak Hz.Muhammed (s.a.)

Hz.Muhammed'in (s.a.), annesi de, babası da çok genç yaşta öldüklerinden öz kardeşi hiç olmadı. Onun biricik kardeşleri, süt kardeşleriydi. Bu ilâhî takdir sonucu, kardeş sevgisini ve ilgisini, mecburen onlarla paylaşmıştı. Sütkardeşlerinin isimleri Abdullah, Üneyse ve Şeyma idi. Sütannesi, sütbabası ve sütkardeşlerinin hepsi, zaman içinde müslüman olmuşlardır. Hz.Muhammed (s.a.), daha çocukken onların yanında bulunduğu sırada, bütün süt ailesi tarafından çok seviliyor, hatta uğurlu görülüyordu. Sütannesine ve sütbabasına daima saygıyla davrandığı gibi, kardeşlerine de bütün hayatı boyunca, tıpkı öz kardeşleriymiş gibi davrandı. Ayrıca, bir yetim olarak yanında büyüdüğü amcası Ebu Tâlib'in oğlu (amcazâdesi) Ali de, onun hem kardeşi, hem de en yakın arkadaşı gibiydi.

Süt Ebeveyn ve Sütkardeşler

Hz.Muhammed (s.a.), sütannesiyle Taif yakınlarında çöldeki göçebe hayatı sırasında, her çocuk gibi otlaklarda sürü güdüyor, oynuyor, yeri gelince yaramazlık da yapıyordu. Herhalde çocukça çekişmelerin biraz büyüdüğü bir defasında, sütkardeşi Şeyma'nın omzunu dişlemişti. Öyle bir dişlemişti ki, kızkardeşinin omzunda ömür boyu kalacak bir iz bırakmıştı. Ama buna rağmen Şeyma, ısırık dolayısıyla fazla bir acı duymamıştı.

Hz.Muhammed (s.a.), bir gün otururken, süt babası, süt annesi ve süt kardeşi çıkageldiler. Hz.Muhammed (s.a.) hemen ayağa kalktı. Omuzlarına örttüğü şalının (aba veya cübbesinin) bir ucunu süt babasının, öteki ucunu da süt annesinin altına serdi. Süt kardeşini de önüne oturttu. Kavuşma Sevinci, Ölüm Hüznü

Hz.Muhammed (s.a.), Tâif kuşatmasını (h.8/Şubat 630) sona erdirdikten sonra, yeni fethedilmiş bulunan Mekke'ye dönerken, Mekke yakınlarındaki yeşillik bir yer olan Ci'râne'ye geldi. Karargâh kuruldu, esir ve ganimetler buraya nakledilmişti. Bu sırada, Hz.Muhammed'in (s.a.) huzuruna bir kadın getirildi. Bu kadın, Evtâs'ta esir alınmıştı. Kadın, ısrarlı biçimde "Ben Muhammed'in sütkardeşiyim" diyor, ama pek inanan olmuyordu. Bu ısrar üzerine, kadını Hz.Muhammed'e (s.a.) göstermeye karar verdiler. Hz.Muhammed (s.a.), ilk anda kadını tanıyıp çıkartamadı, kim olduğunu sordu. Kadın, Halime'nin kızı Şeyma olduğunu söyledi. Küçük bir çocukken birlikte oyun oynadığı Şeyma'yı, bu büyümüş haliyle bir türlü tanıyamadı. Bunun üzerine Şeyma, omuzunu açıp küçükken Hz.Muhammed'in (s.a.) ısırarak bıraktığı diş izlerini gösterince, olayı hemen hatırladı. Derhal yerinden kalkarak, örtüsünü yere serdi, yanına oturttu. Biraz söyleşip halleştiler. Merakla sütannesi Halime'yi ve sütbabasını sordu. Her ikisinin de öldüklerini öğrenince, çok hüzünlendi ve sel gibi boşalan gözyaşlarını tutamadı. Daha sonra sütannesi Halime'ye dair, ortak çocukluk günlerine dair konuştular.

Hz.Muhammed (s.a.), sohbet sonunda, Şeyma kardeşine, bir isteği olup olmadığını sordu. Esirlikten kurtulup dilerse yanında kalabileceğini, dilerse de biraz mal verip serbest kalabileceğini belirtti. Şeyma, mal alıp köyüne gitmeyi tercih etti. Ona, bir deve, bir elbise ve 20 dirhem para verdi. Şeyma, sütkardeşinden gördüğü bu büyük iyilik karşısında müslüman oldu. Köyüne gitmek üzere ayrılırken de, Hz.Muhammed'i (s.a.) şu sözlerle takdir etti: "Sen, küçük bir çocukken de, büyük bir adamken de, ne iyi kefil (bakan) ve ne iyi bakılansın."

Anlaşılır sebeplerle her yıldan biraz farklı olarak özellikle bu yıl büyük bir coşkuyla karşılanan ve değerlendirilen kutlu doğum günleri boyunca, âlemlere rahmet olan Hz.Muhammed'i (s.a.) biraz farklı biçimde, önce peygamber özellikleriyle, daha sonra da çocukluktan gençliğe ve yetişkinliğe dek en yakın aile çevresindeki sımsıcak insanî ilişkileri çerçevesinde ele almaya çalıştım. Yakın ilgi gösteren ve peygamberimizin bu gibi yönlerinin daha genişçe ele alınması için teşvik eden okuyucularıma, ayrı ayrı teşekkür ederim.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi