|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| S P O R | 4 OCAK 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Herhangi internet arama motoruna Nuri Şahin adını yazdığınızda karşınıza yaklaşık 150.000 civarında sayfa çıkıyor. Üstelik bunların yarısından fazlası Türkçe sayfalar değil. Almanca, Fransızca, İspanyolca spor sitelerinde Türk milli takımının genç futbolcusu Nuri Şahin dünyanın gelecek vaad eden starlarından sayılıyor, işleniyor, maçlardaki performansı takip ediliyor... 10 Eylül 2005 tarihli Fransızca bir haber değerlendirmede yazılanları okumak gerçekten keyif verici: "Dünya Şampiyonası'na 10 ay kala Almanlar Dormund'lu genç Türk, Nuri Şahin'in yaptığı çıkışla büyülenmiş durumdalar. Nuri Şahin'e Alman Milli Takımı'nda oynama teklifi götürdüler ve takımın starı olacağını düşündüler..." Malum Nuri daha sonra tercihini Türkiye'den yana kullandı, hatta Türk Milli Takımı formasıyla Almanya'ya bir de gol attı. Almanya Ligi'nin en genç futbolcusu, Almanya liginde gol atan en genç futbolcu olmakla kalmıyor Nuri Şahin, doğru seçimler yaptığı, kariyerini doğru yönlendirdiği oranda bir dünya starı olmaya doğru yola çıkmış görünüyor... Ne yazık ki Türk spor basını her zaman görülmesi gerekeni görmez. Nitekim Nuri Şahin'li 17 yaş altı milli takımımızın oynadığı Dünya Şampiyonası'ndaki maçlar yeteri kadar kamuoyuna taşınmadı. Örneğin Türkiye'nin Brezilya'yla oynadığı 4-3'lük yarı final maçının görüntüleri spor programlarında yeterince yer bulamadı. Oysa o maçta Nuri Şahin'in attığı bir gol yıllarca unutlamayacak cinstendi. Bu çocuğun futbol yeteneğini tüm çıplaklığıyla sergiliyordu. Nitekim attığı gollerle dillerde dolaşan Barcelonalı Ronaldinho'nun inanılmaz gollerini aratmayacak bir goldü. Ceza sahasına girerken sıfıra yakın bir noktada iki rakibi sihirbazvari bir çalımla ekarte etme, ardından topu kalecinin ancak seyredebileceği bir noktaya şandel plaseyle bırakma... Böyle adamların değeri dünya piyasasında 20-30 milyon dolardan başlıyor... Ama biz Nuri gibi oyunculara hala küçük çocuk muamelesi yapıyoruz... Örneğin İsviçre maçında oynatmıyoruz... Üstelik Nuri tek değil... 17 yaş milli takım arkadaşlarının en az üç, dört tanesi şimdiden üst düzey futbolcular... Nitekim o milli takımın kısa ve ayağa pas ile müthiş süratle oynadığı futbolu Türkiye'de oynayabilen her hangi başka bir takım çıkmadı. Bu çocukların milli takımda bayrağı devralmalarının zamanı gelmiştir. Yeter ki milli takımın başında kendi kariyerine değil milli takımın geleceğine yatırım yapan insanlar olsun... BİLEMEM
Ama asli sorun bu isimler etrafında orta yerde duruyor. Kulüplerin aşırı faydacı siyaseti, bu isimleri popülist vaadler de bulunmaya itiyor. Bu ise futbolu siyasallaştırıyor, işi şirazesinden çıkarıyor. Demokrasi katılım kadar kural demektir... Seçimin kulüp delegelerine bırakılması ne yazık ki bu kural sistemini yerle bir ediyor... Terim'in tahtı sallanıyor mu? Futbol dünyası bir yana, Fatih Terim bir yana... Türk futbolunun son on yıldır temel şiarı bu. Terim iyidir, karizmatiktir, ne yapsa yeridir... O Türk futbolunda hesap sorulamayan tek isimdir. Hesabı hep o sorar nedense... Türkiye'nin Dünya Şampiyonası finallarine neden gidemediğini, olaylar dışında İşviçre'ye neden elendiğimizi tartışabiliyor muyuz? Hayır... Peki teknik direktör bir başkası olsa yerden yere vurur, kellesini ister miydik? Evet... Gelelim olaylara... Terim olup bitendeki payını ortaya koydu, sorumluluk üstelendi mi? Hayır... Fenerbahçeli Serkan'ın "Sanki savaşa çıkıyormuş gibi motive edildik" sözlerine bir cevap geldi mi? Hayır... Ama Türk sistemi gariptir... Karizmatik adamları onlara uygun bir şekilde alttan alta yer. Sanırım bu kez de öyle olacak... Keşke tersi olsa, Terim tartışılsa, bu tartışma sonunda gitse ya da kalsa... Futbolu kim kurtaracak?
Türk futbolunun hakemleriyle, yöneticileriyle, saha dışı gelişmelerle yaşadığı fetret devrinden sıkça söz ediyoruz. Önümüzdeki günlerde yapılacak Futbol Federasyonu olağanüstü genel kurulu bu fetret devrinin doğrudan bir sonucu... İsviçre Milli maçı sırasındaki olaylar, Tahkim Kurulu ile Federasyonun uyum yerine bir çatışma içinde olmaları, kulüplere ve hakemlere yönelik Futbol Federasyonunu merkeze alan tartışmalar... Ve sonunda Olağanüstü Genel Kurul...
Bugünlerde kim futbol federasyonu başkanı olacak sorusu doğal olarak spor sayfalarını süslüyor. Halihazırdaki başkan Levent Bıçakçı'dan söz eden yok... Buna karşılık eski başkan Ulusoy, eski bakan Yılmaz, eski futbol şubesi sorumlusu Bermek, siyaseten güçlü kabul edilen isim Hasan Doğan ön saflarda yer alıyor. Senez Erzik belli ki ancak bir tıkanma olursa devreye girecek... Futbol Federasyonunu, Türk futbolunu bu isimler mi düzeltecek?
|
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |