|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 4 OCAK 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Bir yanda refah toplumu var. İlerlemiş kalkınmış, lüks içinde yaşıyor. Öte yanda açlıktan-susuzluktan inleyen, çocuk yaşta ölen kalabalıklar. Yahu bu nasıl ilerlemedir, bu nasıl kalkınmadır? Sen yiye yiye şişecek, sonra şişmanlıktan kurtulmanın reçetesini arayacaksın, öteki karnını doyurmak için sana el açacak. Yuh olsun böyle ilerlemeye, böyle kalkınmaya. Yavaş gel Kutlu kardeş; celallenme, heyecanlanma, bu iktisadın kanunudur. Bu bilimde mesafe katetmenin ikramıdır. Bu modern teknolojiye sahip olmanın neticesidir. Bu medenî olmak ile, ilkel ve çağ dışı kalmanın sonucudur. (Burada ince-kıyım entelektüel felsefî lafları etmenin âlemi yok. Bunlar çok kaba meseleler. Ben de açık açık konuşacağım.) Bırakın bu safsataları kardeşim. Dünya tarihinden, insanlığın macerasından bizim de az-biraz haberimiz var. O ilerlemenin, o kalkınmanın, o kibrin hangi sömürünün, hangi katliamların, hangi hunharlığın, canavarlığın neticesi olduğunu biliyoruz. O bilim, o teknoloji kölelerin kan izlerini taşıyor. İşin tuhaf tarafı bunca varlığa rağmen refah toplumu bunalımdan çıkamıyor. Kendini habire alkole, uyuşturucuya, sapkın zevklere vuruyor. Vurdukça sağa-sola saldırıyor. Gün geçtikçe yalnızlıkları artıyor. İçine kapandıkları iktisadi kafes, fertleri her gün yeni yalnızlıklara mahkum ediyor. Büyük aile dağıldı. Cemaatler yok oldu, mahalleler yerle bir edildi, sonunda sokak dahi ortadan kalktı. Kalktı demeyelim de insanlarda sokağa çıkacak takat ve cesaret kalmadı. Akşam olmadan evlerine kapanıyor, dış kapıya beş-on kilit asıyorlar. Kimse kimseye güvenmiyor, herkes birbirinden korkuyor. Çünkü karı-koca karşılıklı birbirini aldatıyor. Patron işçisini kazıklıyor. Yaşlılar huzur evlerine kapatılıyor, çocuklar kreşlere. Sokaklar suçlulara kalıyor. Modern ve zengin insan ne yaşlıya tahammül edebiliyor, ne çocuğa. (Ne hastalığa ne de ölüme). Evlilikler üç-beş ay sürüyor, boşanmalar artıyor, gayrı meşru çocuklar ne yapacaklarını bilmiyor, ruhen sakat nesiller birbirini kovalıyor. Kimsenin kimseye nazı geçmiyor. Yalnızlık kol geziyor. Genç şairlerin, bana gönderdikleri şiirlerden anlıyorum ki, bizde de "yalnızlık" teması geniş yer tutuyor. Gerek gerçek olduğundan, gerekse özenti. Madem örnek aldığımız batılı insan yalnızlığın girdabında ızdıraptan kıvranıyor; demek ki bu yalnızlıkta bir keramet var. Ben de şöyle biraz kendimi yalnız hissedeyim, belki bir iki mısra çıkarabilirim. Burada bir sahtekârlık söz konusu. Bizim toplum -hamdolsun- henüz %35-40 köylüdür. %20 kadar bir nüfus da köyden şehire göçmüş ama hâlâ köylülükten kurtulamamıştır. Şehirli nüfusun büyük kısmı alaturka, az bir kısmı alafrangadır. Bu sebeple hâlâ aile var, hâlâ cemaat var. Bizim inancımızda, geleneğimizde, kültürümüzde "ferdi cemaata ezdirmeyen, cemaatı ferdin tahakküm ve ihtirasına terketmeyen" bir ilke vardır. Bu ahlakî ilke cemaat içinde şahsiyeti doğurur. "Şahsiyet" batıda oluşan "birey"den farklı bir şeydir. Biz akrabalığın, komşuluğun, aç görsek doyurmanın, çıplak görsek giydirmenin, kendimizi değil başkasını düşünmenin, ona yardımcı olmanın, feragatın, merhametin, fedakârlığın, cömertliğin, mertliğin, mazlumdan yana olmanın, arkadaşlığın, sevginin, aşkın faziletine inanıyoruz. Bizde tek başına değil, saf tutup cemaat olarak ibadet etmek daha sevaptır. (Yalnızlık Allah'a mahsustur). Biz komşusu açken tok karınla yatamayanlardanız. Acaba öyle miyiz? Bu sorunun çok sorulduğunu biliyorum. Cevap yerine kem-küm ediyoruz. Demek ki kapitalist ekonomi, altta kalanın canı çıksın anlayışı bize de bulaşmış. Tüketim çılgınlığının ahtapota benzeyen kolları bizi de sarıp-sarmalamış. Kendimize gelelim: "Fakir ama onurlu" sözünü küçümsemeyelim. Biz şu işi yaptık ise "İman gücü" ile yaptık itikatından ayrılmayalım. Bu günün yarını da var. Keser döner, sap döner; bir gün olur hesap döner. Yalnızlık ve bunalım bize haram olsun. Arkadaşlık-yoldaşlık-kardeşlik var olsun. Aşk olsun bize, aşk olsun.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |