|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 4 OCAK 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'la ilgili çok şey söylendi, yazıldı, tartışıldı. 87 gün gözaltında tutulması konusunda fırtınalar koparıldı, hatta memleketimizde "mebzul miktarda" bulunan bazı 'laikçi vatandaşlar', bu işten bir "rejim krizi" çıkarmayı bile denediler ama olmadı... Doğrusu ben, işin gözaltı boyutuyla bugüne kadar hiç ilgilenmedim. Çünkü bu yargının işi ve ben de yargıç filan değilim. Sayın rektörün, "yolsuzluk, usulsüzlük" ve kendi öğretim üyelerini yasa dışı bir şekilde "fişlemek" iddiasıyla yargılaması halen devam ediyor. Yücel Aşkın'ın "yolsuzluk" iddiasıyla yargılandığını artık dağdaki çoban bile biliyor. Geçenlerde, bir dostumun ilkokula giden kızı alt alta bazı kelimeleri dizmiş ve kendince karşılarına anlamlarını yazıyordu. Ben de biraz muziplik yaparak, bu sıraya 'rektör' kelimesini ekledim, hemen hiç düşünmeden karşısına 'yolsuzluk' yazdı. Yani sizin anlayacağınız, ilkokul öğrencilerimiz de rektör Aşkın'ın hangi gerekçeyle yargılandığından haberdar. Galiba, Yücel Aşkın'ın niçin yargılandığını tek bilmeyenler 'laylaylom aydınları' olsa gerek... Bilindiği gibi, son günlerde yeni TCK'nın 301. maddesi dolayısıyla bazı yargılamalar ve soruşturmalar yaşanıyor. Bu yüzden de, Türkiye'nin 'demokratikleşme rüyası'na inanan herkesin canı çok sıkılıyor. Mesela, Orhan Pamuk'un "şöhret" için ortaya attığı saçmalıklara hiç katılmadığımız ve inanmadığımız halde, onun özgürlüklerine sahip çıkıyoruz ve düşüncelerini özgürce ifade etmesini istiyoruz. Hrand Dink'in, düşüncelerini ifade etti diye yargılanmasını demokrasi adına bir talihsizlik olarak görüyoruz. Açıkçası, bu ülkede kimsenin düşüncelerinden, inançlarından ve kimliklerinden dolayı yargılanmasını istemiyoruz. Ama hiçbir zaman "yolsuzluk ve usulsüzlük"ten dolayı yargılananların yanında olmayız, onlara destek vermeyiz. Bu Rektör Yücel Aşkın bile olsa... Ancak Türkiye'deki bazı "laylaylom aydınları" bizim gibi düşünmüyor. Mesela, geçtiğimiz haftalarda Orhan Pamuk ve Hrand Dink'e destek için imza kampanyası başlatan aydınların bir kısmı, bu kampanyaya "yolsuzluk"tan yargılanan Yücel Aşkın'ın da eklenmesini istemiş. Ne mide bulandırıcı bir durum... Bu nasıl bir zihniyettir ki, "düşünce suçu" ve "yolsuzluk" iddiasıyla yargılanmayı aynı kategoride değerlendirebiliyor. Kimdir bunlar, 'düşünce mağdurları'na destek kampanyasına katılanlar sırf spor olsun diye mi ortalara çıkarlar acaba... Yoksa 'laikçi' bir zihniyetten mi malüldürler. Sahi, "düşünce" kelimesiyle "yolsuzluk" kelimesini birbirinden ayırmayı bile beceremeyen 'laylaylom aydınları' mıdır bunlar... Doğrusu çok merak ediyorum, şimdi birileri çıkıp, "aydınlar bildirisi"ne halen cezaevinde bulunan Alaaddin Çakıcı'nın isminin de eklenmesini isterse, sevgili aydınlarımız acaba ne yaparlar. Yücel Aşkın, 'düşünce suçu' ile mi gözaltına alınmış ya da tutuklanmıştır, hayır... Aksine Aşkın, bir 'düşünce ayıbı' işlemiştir. Rektörü olduğu üniversitedeki öğretim üyelerini, akademisyenleri yasal olmayan yollarla "fişlemiş", onların kimliklerini, düşüncelerini rencide etmiştir. İşte tam da bu yüzden, 'aydınlar bildirisi'ne imza atan bazı aydınların, Aşkın neden bildiride yer almadı diye kıyameti koparması abesle iştigaldir. Ve işte bu yüzden, Türk toplumu maalesef aydınlarına güven duymamaktadır. Çünkü, toplumla arasına kalın duvarlar ören aydınların, "insani duruma" göre değil, "ideolojik komleksleri"ne göre hareket ettiğini hissetmekte ve de görmektedir.
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |