|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 4 OCAK 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Askerlik mesleği ile ağzı sıkılık arasında doğrudan ilişki kurardım nedense, hayret, askerler de en az bizler kadar konuşmayı, yaşadıklarını anlatmayı seviyor. Bazıları merakla okutup dinletiyor da... Benim 'internet güncesi' demeyi yeğlediğim (İngilizce 'blog' sözcüğü kullanılıyor) yeni bir alışkanlık var. İnternette kendiniz için bir sayfa açtırıyor ve sabah yüzünüzü yıkadıktan gece başınızı yastığa koyana kadar yaptıklarınızı, başınızdan geçenleri, düşüncelerinizi kaydediyorsunuz. Bunun not defterinden tek farkı 'size özel' olmaması; bilgisayarınızın 'gönder' tuşuna basar basmaz, internete bağlanabilen herkes yazdığınızı okuyabiliyor. Bu kolaylıktan yararlananlar arasında Irak ve Afganistan'da görev yapan Amerikalı askerler de var; onlarınki 'milblog' diye adlandırılıyor. Hiç kimse okumasa, ailesi fertleri, sevdikleri, dostları, "Bizim oğlanın/kızın günü nasıl geçmiş?" merakıyla yazdıklarına göz atıyorlar. Yüzlerce askerin internet güncesi olduğu biliniyor; memleketine dönünce güncesine yazdıklarını kitaplaştıranlar da çıktı. Amerikan Genelkurmayı bu alışkanlıktan ve yaygınlaşmasından hiç hoşnut değil. Geçen yıl, "İnternet güncesi olanlar başvursun" tâlimatı çıkarılmıştı, bu yılbaşından itibaren başvuranların günceleri kapatılıyor. Bildirilen gerekçe, güncelerde yer alan bazı ayrıntıların düşmanın işine yaraması... Askerlerin rutinlerini, nerelere gidip kimlerle görüştüklerini öğrenen isyancılar eylemlerini bu bilgilerden yararlanarak planlıyorlarmış... Kendilerinin 'günce tutma hakkı' olduğuna inanan Amerikalı askerler bu gerekçeyi tutarlı bulmuyorlar. Onlara göre, ABD Genelkurmayı, memlekete ânında giden haberlerin moral bozması yüzünden internet güncesine karşı; birbirlerinin güncesini okuma fırsatı bulan askerler arasında da moral bozuluyormuş... 'Askerlerin de en az bizler kadar konuşmayı sevdiği' düşüncesi bu haberi okuyunca zihnimde pekişti. Bizde de askerler son zamanlarda yaşadıklarını ve düşüncelerini paylaşıyorlar. Bir sivil olarak, "İyi ki konuşuyorlar ve yazıyorlar" dediğimi bilsinler. Umarım, bizim Genelkurmay da, "Yeter artık" tâlimatıyla emekli TSK mensuplarının yazmalarını engellemez...
Doğu Silahçıoğlu'nun kaleminden çıkmış 'Kuşatılmış Türkiye' (Güniz Yayıncılık) kitabını geçenlerde bir yabancı diplomatın elinde gördüğümde şaşırdım. Kitabın özellik taşıyan birkaç bölümünün hemen her satırı altı çizilerek değerlendirilmişti. Anladığım şu: Türk ordusu ABD ve AB'ye nasıl bakıyor, nasıl bir Türkiye istiyor sorularına cevap aramak için kullanılıyor Doğu Silahçıoğlu'nun kitabı... Bir fikir versin diye ABD değerlendirmesini (s. 115) aktarayım: "Günü geldiğinde Türkiye ile ABD'nin bugünkünden daha değişik alanlarda, daha değişik şekillerde karşı karşıya gelebileceği bir olasılık olarak gözden uzak tutulmamalıdır." Org. Silahçıoğlu, belli ki, 'Metal Fırtına' senaryosuna hak verenlerden... Org. Sabri Yirmibeşoğlu da, herhalde hatırlarsınız, Demokrat Parti iktidarının yargılandığı '6/7 Eylül olayları' için, "Muhteşem bir özel harp operasyonuydu" açıklamasını yapmıştı. Atatürk'ün Selanik'teki evinin kundaklandığı AA haberi İstanbul Ekspres gazetesi tarafından 'özel baskı' ile duyurulmuş, Kıbrıs Türktür Derneği öncülüğünde hareketlenenler Beyoğlu'na çıkıp azınlık vatandaşlara ait mağazaları tahrip etmiş, yağmalamışlardı. 6/7 Eylül 1955 olayları budur. Ardından olanları burada yazmıştım: Selanik'te Atatürk'ün evine bomba koyan genç Emniyet teşkilâtında yükseldikten sonra valilikten emekli olmuştu... Haberi yazan AA Atina muhabirinin eşi Birleşmiş Milletler Protokol Müdürü yapılmıştı... İstanbul Ekspres gazetesinin sahibi milletvekili olmuş, yazı işleri müdürü uluslararası bir ajans sahibi haline gelmişti... Kıbrıs Türktür Derneği'nin ikinci başkanı siyasete CHP'den atılıp milletvekili ve bakan olmuştu... Konuşmasaydı Org. Sabri Yirmibeşoğlu bu gerçekleri öğrenemeyecektik... Şimdi de Org. Kemal Yamak bir kitapla karşımızda. Hürriyet'te Necdet Açan'ın aktardığına göre, Org. Yamak, 'Gladio' yapılanmasının yalnızca MHP ile irtibatlandırılmasına karşı çıkıyor ve "Özel harpçılar CHP'de de vardı, o kimlikleriyle milletvekili de oldular" diyormuş... "Özel harpçiler milletvekili ve bakanlıkla ödüllendirilir, onları tek bir partide aramak yanlıştır" tezi kitabın tek dikkat çekici bölümü değildir herhalde... Aksi halde, yaptığı 'mâlumu ilâm'dan ibaret kalırdı emekli orgeneralin... Amerikan Genelkurmayı 'internet günceleri'ne aman vermiyor; bizim Genelkurmay aynı şeyi emekli paşaların kitapları için düşünmez umarım...
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |