T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 OCAK 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Resul TOSUN

Bayramı anlamak, anlamlandırmak

Yer altı sularının gün ışığıyla buluştuğu, yer yüzüne kavuşup cümle yaratılanı bereketiyle ferahlığıyla huzuruyla kuşattığı büyük kaynaklar misalidir bayramlar. Bayramların gelişiyle bu ak pak su serinliğini duymayan var mıdır?

Bu büyük nimetle yeniden yenilenerek buluşmanın hazzını yaşamak ne güzel. Yaşatana hamd olsun...Gök katındaki kutsal hazinenin cevhere dönüşerek inci mercan, altın elmas olup yer yüzüne saçıldığı rahmet ve mağfiret günlerindeyiz. Bu güzel günleri gösterene şükür olsun.

Bayramların İslam uygarlığının sırlı ve mukaddes dokusunda bir bahar gülü tazeliğinde koktuğunu bilmeyen var mıdır? Itırlandırana müteşekkiriz.

Bir yıl boyunca insanlığın bahtı üzerine çöken sis ve dumanı dağıtan diriltici bir ruzigâr olduğunu bilmeyen var mıdır bayramların. Bildirene, bilene selam olsun.

Ömrümüzdeki binlerce, on binlerce günün içinden seçilip berceste mısralar misali ruhumuzda çiçeklenen günlerin gülü olan bayramlardan habersiz olan var mıdır? Unutana ne yazık! Yüce bir dağ rüzgarı gibi obamızı bereketlendiren bu aziz konuğa yer açmak şerefini kazananlara ne mutlu...Gönül sofrasında yer ayırıp merhaba demek gerek bayramlara. İçten bir merhaba. "Lebbeyk" dercesine merhaba, içten, coşkulu ve ümit dolu... Dizginlenen nefisler, örselenen öfkeler, bastırılan hırslar adına; çoğalan zikirler, bereketlenen dualar, kandan kevsere dönen niyetler için teşekkür etmek onu bize armağan kılana.

İbrahim'ce metanetin sınandığı, İsmail'ce cesaretin denendiği bu kutlu günde kurban kanlarında kırmızı güller açıldığını görebilme basiretini bahşedene hamd olsun.

Gül yetiştiren adam misali, her bayramı bir gül mevsimi bilmek; yılda iki kez dünyamızı teşrif ve tefriş eden bu nadide günlerde gülle bezenmek gerek.

"Habibim fasl-ı güldür bu" diyerek bu kutlu günleri fırsat bilip onun boyasıyla boyanmak. Gökyüzü armağanı kurbanla yakınlaşmak. Bir gül bahçesine girmişçesine misk ü amber kokmak. İçimizi dışımızı, eşimizi dostumuzu, kapımızı bacamızı güle teşne kılmak... Doğan güne, kararan geceyi ışıtan aya, geçip giden ömür sermayesine, çocuğa gence yaşlıya, ruhumuza sindirdiğimiz gül kokularından rayihalar saçıvermek.

Gam mührünü dudaklardan koparıp sevinç yumağını çehrelere kondurmak.

Böyledir bayramı anlamak ve anlamlandırmak...

Bütün bunlar bayramı anlamaya/anlamlandırmaya bir işaret, bir rumuz olmalıdır. Gül ve şefkat kıvamında bir niyetle bayram günlerinde güzelliklere yelken açılmalıdır. Bir yetimin, bir yoksulun hüzünlü gözlerinden merhamet denizine dalınmalıdır.

Kalbi ipek gibi yumuşatan, merhameti sağnak sağnak ruhumuza yağdıran, sevinci keskinleştirip bir kılıç gibi kuşatan, gamı tebessüme çeviren, ömrümüzün en asûde anlarını yaşatan bayramlar yaşamak temennisiyle...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi