|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 19 OCAK 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
Oyuncak piyasasının en ünlü "karakteri" Barbie'ye karşı, türbanlı bebek Fulya, Mısır'da satışta. Barbie'yi, alışveriş merkezinde ağlamak, tepinmek gibi çeşitli işkence metodlarıyla annesine 'illallah' dedirterek satın aldırtan çocukların gönül tahtından indirmek ve elbette iyi gelir getiren oyuncak piyasasında tutunmak için iyi bir yol. Ancak ne Fulya, ne de yaklaşık üç yıldır piyasada olan Razanne, Ayşe gibi "müslüman" bebekler, uluslararası bir marka olan Barbie'nin ününe, yaygınlığına ve hatta gücüne ulaşacağa benzemiyor. 20. yüzyılın ikinci yarısının başında doğduğu Amerika'dan hızla diğer kıtalara yayılan, yayıldığı yerlerde hızla rakipsiz bir "çocuk fenomenine" dönüşen, yöresel kıyafetler ve davranış kalıpları eklenmiş binbir yüzüyle küreselin, evrenselden yerele dönüşüm metodunun kesin başarısına iyi bir örnek olan Barbie, içine doğdukları yaşam tarzı anlamında hiçbir ortak noktası bulunmayan çocukların kucağında dünyanın dört yanında dönen dillerden ninniler dinlemeye devam ediyor. Bulunduğu şart ve koşula göre hızla evrilen ve kendine dair, hafif ve uçucu da olsa bir söz üreten, ancak kendine benzemeyen gelenek-inanç ayaklı kültürlere değdiğinde ise, onu ne kendisi gibi kalabilmiş, ne de yeniye varabilmiş bir ucubeye dönüştüren popüler kültürün 'ikon' adaylığına hak kazanmış temsilcilerinden biri Barbie. Satış tekniklerinin en başarı garantili ve en kolay sonuç alınan türü olarak kadın bedeni üzerinden tasarlanmış bir hayat görüşünün sembolü. İdeal ölçülere sahip, bekar ama erkek arkadaşı var. Özgür ve cesur bir kadın Barbie. Çocuklar için mini etekli, eğlence düşkünü bir rol-model. Geleceğin batılı kadınlarının kucağında oturan bir 'lifestyle' egzersizi. Küresel köyün en güzel sarışını. Tıpkı Barbie gibi, Fulya ve Razanne de geniş bir aksesuvar yelpazesi eşliğinde piyasaya sürülüyor. Çocuğunuza alacağınız başörtülü bebeğin, bir satış başarısı olarak 'alınacaklar listesi'ne eklemlenmiş 'scooter'ı, eldivenleri, bilezikleri, tenis raketleri, snorkelleri de sırada bekliyor. Aksesuvarlar tamamlanmazsa, Razanne de eksik kalıyor. Popüler kültürün bütün karakteristiğini üzerinde taşıyan Barbie'nin, aynı kültürün doğum yeri olan 'Batı'daki yaygınlığına, en fazla doğru tesbitle belirlenmiş bir pazarlama stratejisi sonucu olarak bakılıp geçilebilirken, bebeğin yaygınlığından hareketle Doğu'da başörtülü ama scooter'lı Barbie benzeri bebeklerin üretilmesi, 'muhalefet' kavramı üzerinde biraz daha düşünülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Kutsalsız bir hayat tarzını temsil eden sütun bacaklı, ince belli, vaatkar sarışın yüzlü Barbie'ye karşı, Müslüman bebekler üretilerek dolaşıma sunulması iyi bir fikir olarak görülebilir. Ancak aksesuvarlarına kadar aynı tarzı yansıtan başı örtülmüş Barbie bebeklerle "muhalefet" etmek herhalde, bir kez daha o kadim yanlışın üzerinden geçmeye yarıyor. Kendine başkalarının baktığı gibi bakmak ve onların gördüğünü görmek yoluyla, bütün bir hayatın kurgusunu da, doğa ya da ihtiyaçlardan değil, o görüş üzerinden inşa etmek yanlışının. Velhasıl, kapitalizmle kolkola yürüyen pop kültürüne karşı naçar kalmış bir inanç toplumunun yıllar yılı büyük metanetle beklenen 'ikon' zaferi değildir Fulya ya da diğer örtülü bebekler. Muhalefetini başka türlü bir retorik üzerine oturtamamış ve yerli bir hayat stili üretememiş, üslupsuzluktan muzdarip bir toplumun, başkalarının sözüne gelmesidir olsa olsa. Onları, kırpıp biçerek çocuklarına giydirmesi... Fazlaca "yetişkin" sözleriyle. Ama böyle.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |