T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 OCAK 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KARAALİOĞLU

Yoksa seçimi ileri bir tarihe mi almalı!

Erken seçim tartışması en fazla 5 ay daha sürebilir. Meclis Temmuz'a kadar açık. Daha sonra yapılacak değişiklikler Anayasa'ya göre yeni seçim takvimini etkilemez. Bu kadar kısa bir süreyi yönetmek, erken seçimi istemeyen bir iktidar için zor değil.

Son haftalarda konuşulma sıklığı artan ama geçen yılın sonbaharından itibaren sabit periyodlarla hep gündemde olan "erken seçim" söylentisi bir şeyi açıkça gösteriyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu değişimin idrak edilemediğini; klasik argümanlarla siyaset yapma gayretinin umutsuz bir çabaya dönüştüğünü...

Seçimin erken veya zamanında yapılmasından bir çıkarı olmayanlar bile, "Türkiye'de seçimler hep zamanından önce yapıldı, yine öyle olur" ezberini tekrarlıyorlar. Yine de asıl analiz sorununu bu gruptakiler değil, sandığı isteyenler, beklentilerini erken yapılacak bir seçim üzerine kuranlar yaşıyor. Çünkü siyasi arenada gerilim üreten ve erken seçim ihtimalini neredeyse normal seçim seçeneğine yaklaşması bu kesimin direncinden kaynaklanıyor.

CHP, DYP, MHP gibi siyasal aktörlerin erken seçim konusundaki tutumlarının ya çok gerçekçi olmadığını ya da güçlerinin böyle bir gündemin devamlılığını sağlamaya yetmediğini de kaydetmek lazım. Şu halde asıl hedefin bu Meclis'e Cumhurbaşkanı'nı seçtirmemek olduğunun altını bir kez daha çizelim, hedef sahiplerinin de Meclis dışında odaklandıklarını bilelim.

Yasin Doğan'ın dünkü yazısı bir erken seçimin neden irrasyonel olduğunu ortaya koyuyor: En çok da şu paragraf:

"Erken seçime gitmek her ne kadar Türkiye'de olağanlaşsa da istikrarlı demokrasilerde olağanüstü bir durumdur. Erken seçim için çok ciddi olumsuz şartların ortaya çıkmış olması, yasamanın çok parçalı bir hal almasının ötesinde yürütmenin siyasal desteğinin ortadan kalkması ya da hükümeti zora sokacak ciddi olayların olması gerekir."

Soru burada saklıdır. Seçim heveslilerinin gönlü olacak diye, üç ay sonrasını göremeyen siyasi analizler test edilecek diye, (güçleri çok zayıflamış olsa da) siyaset dışı aktörler eski alışkanlıklarından mahrum olmasınlar diye, Türkiye böyle bir olağanüstülüğe rızaya zorlanabilir mi?

Peki, sözümona "siyasette yeni arayışlar" adına konuşulan veya yoklanmak için ortaya atılan isimlerin verdiği yozlaşmışlık görüntüsüne bakınca ne anlaşılıyor? Bu tablo karşısında insanın "alternatif buysa değil erken seçim, mümkünse seçimler daha ileri bir tarihte yapılsın" diyesi geliyor. Böylesine zayıf ve umutsuz bir karşı cephe en çok da hükümetin işine yarıyor olmalı.

Fikirleri porsümüş, defalarca sınandıkları halde halktan iltifat görmemiş veya gördükleri iltifatın miadı dolmuş siyaset esnafı bir güruh; kişisel hevesler uğruna hangi oyunun figüranı olduklarına aldırmadan nabız yokluyor, "bu iş böyle gitmez" lafıyla alan yaratmaya çalışıyorlar. Sadece bu yüzden bile Türkiye'nin seçim ve siyaset takviminin değişme ihtimali bulunmamaktadır.

Kaldı ki, en son dün bir kez daha tane tane konuşarak seçimin erkene alınmayacağını, bunun ülkeye ihanet olduğunu söyleyen Başbakan için başka bir seçenek de yoktur. Zira seçimin erkene alınması, bununla birlikte Cumhurbaşkanı'nın bu Meclis tarafından seçilememesi Ak Parti için telafisi imkansız bir siyasi zaaf olur. "İktidar olup muktedir olamamak" sorunsalında yeni ve onulmaz bir tahribata yol açar. Herkesin gördüğü bu gerçeği Başbakan dahil Ak Parti yönetimi de görüyor. Dolayısıyla, erken seçime zorlansalar da bu seçeneği asla denemeyeceklerdir. Başbakan'ın kesin sözlerinden anlaşılan da odur ki, hükümet kanadı bu konuda giderek sertleşecek mücadeleye hazır görünüyor. Centilmenlik dışı yöntemlerle başetmek de dahil...

Ayrıca, erken seçim mücadelesinde süre de sanıldığı gibi uzun değil. Daha sonra yapılacak değişikliklerin Anayasa'ya göre takvimi etkilemeyeceği için Meclis'in tatile çıkacağı Temmuz ayına kadar 5 aylık bir süre var.

Bu kadar kısa bir süreyi yönetmek ve salvoları savuşturmak da erken seçimi istemeyen bir iktidar için zor olmayacaktır herhalde.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi