|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 21 OCAK 2006 CUMARTESİ | ||
Bu da nereden çıktı demeyin! Bu dünyayı paylaştığımız canlılar hakkında bir şeyler bilmek hepimizin boynunu borcu. Neden Henry Kissenger, Steven Spielberg ya da antenli yeşil uzaylılar hakkında bir şeyler bilmemiz gerekiyorsa, su aygırları hakkında da o yüzden bir şeyler bilmemiz gerekiyor. Üstelik şurası kesin ki su aygırları pek çok başka canlı türünden, özellikle de şu yukarıda ismini saydığım tiplerden çok daha az tehlikeli... Yani su aygırlarından sözetmenin kimseye bir zararı olmaz, faydası bile olabilir. Ben yaptığım küçük bir araştırmayla su aygırları hakkında epeyce şey öğrendim. Bir kere ağır başlı hayvanlar... Gövdelerinin neredeyse üçte birini başları oluşturuyor. Bu yüzden çok önemli bir sebep olmadıkça kafalarını yukarıya doğru pek kaldırmıyorlar. Mesela dünyada kutup yıldızını gören su aygırı sayısının oldukça sınırlı olduğu sanılıyor. O sınırlı sayıdaki su aygırının da sırtlarını kaşımak üzere sıcak toprakta yuvarlandıkları sırada kutup yıldızıyla tanıştıkları, fakat gökyüzündeki bu karizmatik parıltının mana ve önemi hakkında pek bir fikir sahibi olamadıkları tahmin ediliyor. Çünkü bugüne kadar kutup yıldızı hakkında dişe dokunur söz söyleyen bir su aygırına rastlanmamış. Hoş, su aygırları akmayan ketçap şişeleri, patlamayan mısır taneleri ve sol göz tikleri hakkında da pek konuşkan değiller ama, kutup yıldızı elbette diğerlerinden daha önemli bir şey... Onu ancak havai fişeklerle ve özel günlerde şehirlerin üzerinden geçen gösteri uçakları ile karşılaştırabiliriz ki, su aygırları onları da pek göremiyorlar. Daha ziyade kafalarını aşağıda tutmayı ve toprağın üstünde ne olup bittiğiyle ilgilenmeyi tercih ediyorlar. Mesela karıncaların ve çizgili turuncu tırtılların toplumsal düzenleriyle ilgili en ince ayrıntıları önünüze ilk çıkan su aygırından öğrenebilirsiniz. Buna karşılık karıncaların ve çizgili turuncu tırtılların da su aygırlarının bazı özel sırlarını bildiğini zannediyorum. Elbette o sırları öğrenmek isterdim, ama henüz karıncalar ve çizgili turuncu tırtıllarla diyaloga geçmenin bir yolunu bulabilmiş değilim. Oysa su aygırlarıyla rahatlıkla konuşup anlaşabiliyorum. Daha doğrusu ben konuşuyorum, onlar sessizce beni dinliyorlar. Sonuçta ağırbaşlı hayvanlar, sözümü kesmiyorlar. Temiz de bir mizaçları var. Keşke cilt bakımı konusunda da az buçuk özenli olabilseler... Bütün gün çamura yatıyorlar. Belki de insanlardan daha fazla çamura yatan tek canlı türü su aygırları... Bu sebeple bir su aygırının üstüne ne giydiğini asla anlayamıyorsunuz, çünkü çamurdan görünmüyor. Dolayısıyla su aygırlarının moda zevkleri konusunda da pek bir bilginiz olamıyor. Bu aynı zamanda onların ayrıcalığı... Dünyada moda zevkleri konusunda bilgi sahibi olmadığımız başka hiçbir yaratık yok çünkü! Su aygırlarına özgü bazı başka özellikler de var tabii. Mesela hapşıran bir su aygırına diğer su aygırları asla "Çok yaşa!" demiyor. Çünkü hapşıran bir su aygırı etrafa çok fazla su sıçratıyor. Gerçekten çok fazla!.. O kadar çok ki, neden su aygırları yangın söndürme işinde kullanılmıyorlar diye düşünmeden edemiyorum. Böylece itfaiyeciler de maça gitmeye, kitap okumaya ve kendilerine kırmızı olmayan yeni giysiler almaya zaman bulabilirler. Çocukken okuduğum çizgi romanlardan hatırlıyorum, filler de iyi yangın söndürebiliyorlar mesela hortumlarıyla. Üstelik hapşırmalarını beklemek de gerekmiyor. Malum, bazen yangınların acelesi olabiliyor ve su aygırları da, nasıl söyleyeyim, biraz ritmi düşük hayvanlar... Bakın mesela, onlardan bir söz etmeye kalktım, gelip sütunumun en sulak yerlerine yerleştiler, yerlerinden kalkmaya da niyetleri yok. Memleket meseleleri başka yazıya kaldı artık!
|
![]()
| ||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |