T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 OCAK 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Erbakan rahat bırakılmalı artık

Edremit Savcılığı tabii ki üzerine düşeni yapıyor. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanunu'nun 19. maddesi gereğince "infazının erteleme süresi dolan" Erbakan'a teslim olmasını ya da cezasının ertelenmesi için yeni bir talepde bulunması gerektiğini bildiriyor. Nitekim eski başbakanın avukatları da yeni bir "erleteme başvurusunu" yerine getirmişler.

Bu yeni başvurudan sonra olacaklar bellidir: Başvuruya eklenen sağlık raporu makbul sayılırsa Erbakan'ın "kayıp trilyon"davasından aldığı 2 yıl 4 aylık hapis cezası bir altı ay daha ertelenecektir. Sonra tekrar savcılık yazısı ve tekrar başvuru ve sağlık raporu... Bu sürecin dışında kalan tek çözüm yolu ise, Cumhurbaşkanı'nın eski başbakanın yaşını dikkate alarak cezanın infazını süresiz ertelemesinden ibaret.

Biliyorsunuz, Erbakan bu 2 yıl 4 aylık hapis cezasını Refah Partisi'nin 1997 yılı kesin hesaplarında yapılan incelemede partiye ait 1 trilyon liranın kayıp görünmesi üzerine açılan davanın sonucunda almıştı. Mahkeme Erbakan'ın "suç işlemedeki yoğunluğu ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat getirmediği" için cezasını ertelememiş ve suçu "sahtecilik" olarak değerlendirmişti. Erbakan'ın "siyasi partilerin mali denetiminin Anyasa Mahkemesi tarafından yapılması gerektiği"ni hatırlatan itirazına da itibar edilmemişti.

Bu ceza Erbakan'ın siyasi hayatını da bitirmişti. "Sahtecilik"ten hüküm giydiği için artık bir siyasi partiye üye (ve de başkan) olamayacaktı.

Alınyazısı işte... Önce başbakanlıktan tard, sonra da siyasi hayata veda...

Siyasi partilerin gelir giderlerinin bir takım yasalarla disiplin altına alınması gerektiğine -herhalde- kimse karşı çıkamaz. Bu konunun batı demokrasilerinde nasıl denetim altına alındığını da biliyoruz. Hatırlayın; son yıllarda Fransa'da ortaya çıkan ve bazı siyasetçilerin mahkûmiyetiyle sonuçlanan dosyaları-davaları hatırlayın... Bu gerekli titizliğin Türkiye'yi ilgilendiren yönü için ise -benim hatırladığım kadarıyla- "kayıp trilyon" davasından başka örnek gösteremeyiz herhalde. Yanlış anlaşılmasın (aman "yanlış anlaşılmasın"!), bunu söylerken Erbakan'ı 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptıran kararın tamamen "siyasi" bir karar olduğunu filan söylemiyorum. Besbelli ki -öyle ya da böyle- ortada kayıp "trilyon" varmış. Ancak, bu ülkede yaşayan hemen herkes için olduğu gibi benim açımdan da bu mahkûmiyet "olağanüstü" yönler içeriyor. Keşke "olağanüstü" bir yönü olmasaydı ve bu ülkede faaliyet gösteren bütün siyasi partilerin gelir-giderleri aynı titizlikle denetim altına alınmış olsaydı...

Neyse, artık süreç bütünüyle tamamlanıp geriye sadece "infazın ertelenmesi" konusu kaldığına göre dikkatimizi meselenin bundan sonraki safhasına yöneltebiliriz: Bana sorarsanız, 80 yaşını geride bırakmış Erbakan'ın cezasının Cumhurbaşkanı tarafından bir an önce "süresiz ertelenmesi" ve böylece bu can sıkıcı dosyanın kapanmasının zamanı gelmiştir.

Unutmayalım ki şu bir hakikattır: Necmettin Erbakan - "eski başbakan"lardan birisi olarak anılması bugün hâlâ bazı kişi ve çevreleri sinirlendiren bir hadise olsa bile!- yanlışlarıyla-doğrularıyla ülkemizdeki siyasi hayatın başa güreşmiş bir şahsiyetidir. Siyasetinin hemen hiçbir yönünü hiçbir zaman kendime yakın bulmamış olsam da şurası bir gerçek ki, Erbakan, Türkiye'de "CHP'den doğmuş" siyasi partiler-hareketler kümesi dışında bir "siyasi söylem" oluşturabilmiş çok az sayıdaki siyasetçiden birisidir. Yanılıyor muyum? Ülkedeki hangi siyasi hareket CHP'den önce DP'ye, sonra Adalet Partisi ve Doğruyol Partisi'ne ve hatta ANAP'a sirayet eden ve sahici anlamda siyaseti "bloke eden" fikriyatın dışında bir şeyler söylemeye ve yapmaya yönelmiştir? Beğenirsiniz-beğenmezsiniz o başka bir konu. Ama unutmayalım ki o her zaman "farklı siyaset"in en önde gelen figürlerinden birisi olmuştur.

Dolayısıyla Erbakan'ın aldığı hapis cezasının "infazını" altı ayda bir tekrar konuşmaktan vazgeçmeli ve Cumhurbaşkanı'nın alacağı karar marifetiyle bu dosyayı kapamalıyız artık.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi