T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 OCAK 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Vicdani Red'çi O. Murat Ülke'nin mücadelesini alkışlayalım

Türkiye'de demokrasi ve insan haklarına gönül veren insanların işi çok zor. Çünkü demokrat olduğunu söyleyen, hatta AB üyeliğini destekler görünen 'sözde' demokratların köşe başlarını tuttuğu, İspanya'da darbe imasında bulunduğu için görevinden alınan bir generale -bize kötü örnek olur diye- destek çıkan ve darbeleri destekleyen yazarların medya yöneticisi olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Ama neyse ki Türkiye, sadece sahte demokratların, militarizme aşık cunta meraklıların yaşadığı bir ülke değil.

Neyse ki ağır bedeller ödemek bahasına demokrasi ve insan hakları için mücadele eden yürekli insanlar da var.

Bunlardan biri -direnişi siyasi olmamakla birlikte- Vicdani Red'çi Osman Murat Ülke.

Askerliği ve üniforma giymeyi reddettiği için sekiz kez mahkum olan, 701 gün de hapis yatan Ülke, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine açtığı davayı sonunda kazandı.

Militarizme karşı verdiği 10 yıllık mücadelenin ilk aşamasında önemli bir tabunun yıkılmasının yolunu açtı.

Mahkeme, Türkiye'yi, 'aşağılayıcı muamele'den 17 bin 600 YTL'ye mahkum etti. Mahkeme kararında, "Askeri Ceza Kanunu dışında vicdani retle ilgili bir yasanın bulunmaması" nedeniyle Vicdani Red'çiler için Türkiye'nin yeni bir yasa çıkarması gerektiğine işaret etti.

Yıllardır tek başına Türk Silahlı Kuvvetleri ile mücadele eden, bu uğurda her türlü baskıya, acıya, aşağılanmaya karşı direnen ve mahkemelerde, hapishanelerde 701 gününü harcayan Ülke, bir direnişin sembolü olarak ortaya çıktı.

Askerlik yapmayı ve üniforma giymeyi reddetti. Her seferinde onu hapse atıp 'emre itaatsizlik'ten askeri mahkemelerde yargıladılar. Her seferinde ceza verdiler. O, buna rağmen asker olmayı kabul etmedi.

Eğer 701 gün sonra kaçmasaydı bu insanlık dışı kısır döngü onun hayatının sonuna kadar devam edebilirdi.

Nitekim Mahkeme kararında, "Çok sayıda dava açılan ve ceza verilen vicdani retçinin her mahkum edilişinin ardından üniforma giymeyi reddettiği halde cezalarla sonuç alınamayacağı bile bile aynı işlemlerin sürdürüldüğünü, zorunlu olan askerlik hizmetini yerine getirmemekte direnmeyi sürdürdüğü taktirde retçinin ömrünün sonuna kadar hapsedilme uygulamasıyla karşı karşıya kalabileceğini" açıkladı.

Mahkemenin dikkati çektiği uygulamanın gayri insaniliğine bakın.

Siyasi değil, felsefi anlamda askerliğe karşı çıkan, bunu yaparken de hiçbir direnişte bulunmayan ve ve sadece pasif direniş yöntemini uygulayan bir insana reva görülen bu muameleye sizce ne isim konulabilir?

Konuyla ilgili olarak BİA NET sitesinde Erol Önderoğlu'nun 24/01/06 tarihli yazısında davayla ilgili şu bilgiler yer alıyor:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'de vicdan veya dini sebeplerden üniformayı giymek istemeyenlere yönelik verilen cezalarla ilgili özel bir düzenleme bulunmadığını belirterek bu konuda yürürlükte olan tek düzenlemenin, amirlerin emirlerine itaatsızlığını genel biçimde cezalandıran Askeri Ceza Kanunu olduğunu bildirdi.

Bu hukuki çerçevenin, inanç nedeniyle askerliğin reddedilmesine dair durumları uygun şekilde düzenlemeye kazandırmak için yeterli olmadığına karar veren AİHM, günün koşullarına uygun olmayan bu genel askeri düzenleme nedeniyle Ülke'yi bitmek bilmez kovuşturmalar ve cezalar beklediğini belirtti.

AİHM, çok sayıda davayı, bu davaların toplam etkilerini ve yaşam boyu takibe alınma tehlikesini, askerlik hizmetinin sağlama hedefiyle orantısız buldu. Mahkeme, uygulamaların, başvuru sahibinin entelektüel kişiliğini baskı altında tutmayı, ona korku salmayı, endişe ve aşağılanmaya açık tutmayı, direnişini ve iradesini kırmayı amaçladığına karar verdi.

AİHM, kaçak yaşamaya zorlamanın ve hatta "medeni ölüme" götürmenin, demokratik bir toplumdaki baskı rejimiyle bağdaşmadığını açıkladı. Uygulamaların alışıldık aşağılamayı geçtiğine kanaat getiren AİHM, Sözleşmenin 3. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti.

Osman Murat Ülke, arandığı için tüm siyasi ve örgütlenme faaliyetlerine ara verdi. Ülke, evlenemediği gibi, buarada doğan oğlunun kaydını da üzerine alamadı.

Başta Osman Murat Ülke olmak üzere diğer Vicdani ya da Total Red'çileri, ve rejime karşı her türlü yasal ve barışçı muhalefeti koyanları, mücadele azimleri ve Türkiye'deki demokratikleşmeye yaptıkları katkılardan dolayı alkışlıyorum.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi