|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 26 OCAK 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
Dilimizde Arapça'dan gelme birçok kelimeye yine Arapça'dan alınma ekler getirmeklen çekinmemişiz.. bu bize bir kolaylık sağlamış.. (hukukî = hukuk + î) demişiz.. (bünyevî = bünye + vî) demişiz.. (insanî = insan + î) demişiz.. Hukuk, bünye, insan kelimeleri de hukukî, bünyevî, insanî kelimeleri de artık Türkçe'nin öz malıdır.. onları öylece kullanmaya mecburuz.. Türkçe asıllı kumsal ve uysal kelimelerinde mevcut bulunan (sel - sal) ekini de bugün artık işleterek hukuksal, insansal, bünyesel demeye başladık.. bilhassa isim kök ve gövdelerinin sonuna getirerek bu ekle sıfatlar yapmaktan kaçınmamalıyız.. bu "ek"in işletilmesinin Türkçe'ye yeni bir ifade gücü getirdiğini kabul etmeliyiz.. nitekim, "parasal" diyoruz; "sandıksal" diyoruz.. bu suretle bir anlatım kolaylığı kazanmış oluyoruz.. yalnız bence; bu (sel - sal) ekini fiil kök ve gövdelerinde kullanmamalıyız.. yalnız isim kök ve gövdelerine eklemeliyiz.. çünkü dilimizde (fiilden sıfat yapan eklerle), (isimden sıfat yapan ekler) ayrıdır.. (sel - sal) ekini fiilden sıfat yapan bir ek olarak da işletmeye başlarsak, dilin mantığında ve gelişmesinde bir karışıklık doğması kaçınılmaz olur.. (yönetsel) dememeliyiz, (yönetimsel) demeliyiz.. (düşünsel) demek de doğru değildir.. esasen düşün kelimesinin (fikir) yahut (düşünce) yerine kullanılması yanlıştır.. (düşün) ü ikinci şahıs emir kipi kabul edip sonuna (sel) eki getirmekten kaçınmalıyız.. (gıda sanayii) mi (gıda sanayisi) mi? Prensip olarak Türkçemizde mevcut olup da Arapça ve Farsça ekler alarak kullanılmaya alışılmış kelimeleri olduğu gibi muhafaza edip onların anlatım gücünden faydalanırken, diğer taraftan tamlamalarda ve kelime türetmekte Türkçe ekleri kullanmayı da ihmal etmemeliyiz.. (gıda sanayii) de diyelim; (gıda sanayisi) de diyelim.. Türkçe'nin kaidelerini işletmeliyiz.. Arapça ve Farsça kaideleri işletmekten vazgeçmeliyiz.. ancak bu kaidelere göre yapılmış kelime, tabir ve terkipleri, ibareleri muhafaza etmeli ve kullanmaya devam etmeliyiz.. çünkü, bilinen ve yerleşmiş kavramları kullanmaktan başka çaremiz yoktur.. yeni bulduğumuz, yeniden yaptığımız kelime ve mefhumlar yerleşinceye kadar onları kullanmaya mecburuz.. onlar Türkçemizin birer küçük parçasıdır. (gıda sanayisi) derken bir isim tamlaması yapıyoruz.. tamlama eki de (-si) dir.. (mevzuu) ve (mevzusu) da böyledir.. (ilim mevzuu) da doğrudur; (ilim mevzusu) da doğrudur; ikisini de kullanmak gerekir.. birincisi, dilimizin ötedenberi kullanılan malı olduğu için, ikincisi de Türkçe tamlama yapmamız gerektiği için doğrudur, doğru kabul edilmelidir.. Arapça ve Farsça kurallara göre teşkil edilmiş ve Türkçe'nin esas kavramları arasına girmiş kelimeleri kullanalım ama, bundan böyle Arapça ve Farsça kurallara göre yeni kelimeler üretmeye teşebbüs etmeyelim: prensibimiz bu olmalı!... Dilimizi ifade kısırlığına düşürmeden, edebiyat ve ilim vadilerinde sıkıntıya sokmadan geliştirmek için böyle şuurlu (bilinçli) bir tavır içinde hareket etmeye mecburuz.. gün geçtikçe dilimizin bütün bölümlerinde ve kesitlerinde kendi kanunları hakim hale gelecektir..ancak başka dillerden aldığımız zenginlikler kaybolmadan bu gelişmeyi sağlamak zorundayız..
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |