|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 1 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Günlerdir CHP lideri Deniz Baykal'ın "şikeli" bir anlayışla başlattığı "mal varlığı" tartışmasına noktayı Başbakan Tayip Erdoğan koydu. Yıllardır Türk siyasetinde, mal varlığı üzerinden dönem dönem "sanal rüzgarlar" estirilir, bunun üzerinden de liderler vurulmaya çalışılır. Ancak temelde bu işi başlatanlar, "gerçek niyetleri"ni ortaya koymadıkları için her seferinde bu girişimler, göstermelik iktidar eleştirisinden öteye geçmez. Şimdi de durum çok farklı değil... Bir kere, son estirilen "mal varlığı" rüzgarında CHP lideri Baykal oyuna getirilmiştir. Açıkçası Baykal, son olayda kendisine sponsorluk yapan bazı isimlerin oyununa gelmiştir. Çünkü CHP'nin ve de herhalde Deniz Baykal'ın en istemeyeceği ya da en son isteyeceği şey, "mal varlığı" üzerinden siyaset eleştirisi yapmaktır. Çünkü böyle bir kulvardan atılacak bütün kurşunların, sonunda bumerang gibi dönüp CHP'yi vurması kuvvetle muhtemeldir. Siyasette belki de bunu en iyi bilenlerden birisi sayın Deniz Baykal'dır. Ama olan olmuştur, ok yaydan çıkmıştır. Bundan sonraki süreci, Baykal da akıl verenleri de geri döndüremez. Düne kadar Baykal dahil, irili ufaklı bütün parti liderleri kıyıda köşede "mal varlığı"nı açıklıyormuş gibi yapıp, bir bakıma Başbakan Erdoğan'ı sıkıştırma planları yapıyordu. Oysa hepsi biliyordu ki, yasal olarak Türkiye'de hiçbir siyasi parti lideri, yöneticisi, milletvekili, bürokratı, gazete patronu, yöneticisi mal varlığını açıklayamaz. Bütün liderler bunu bildiği halde, son günlerin rüzgarına kapılıp "açıklıyormuş gibi" yaparak ortalarda çok rahat dolaştılar. Ama Başbakan Erdoğan dün bu oyunu bozdu ve muhalefete büyük bir "rest" çekti: "Akıl ve sağduyu çerçevesinde kamusal sorumluluğu olan herkesi topyekün açıklık ve şeffaflaşma sürecine taşıyacak her türlü girişimi tartışalım. Biz bunlardan kaçmıyoruz. Bunu yaparken siyaset ve siyasetçiyi diğer kurumlardan ayırmamalıyız. Mal bildirimi esaslarını ancak az önce işaret ettiğim kamusal sorumluluk sahibi herkesi eşit biçimde değerlendirerek şeffaflaştırabiliriz.'' Bu çıkış bir anlamda "tek yumruk" operasyonu oldu. Başbakan, buyurun ben hazırım, bu ülkede 'kamusal sorumluluk sahibi' kim varsa, parti liderlerinin, siyasetçilerin, gazete patronlarının, yayın yönetmenlerinin, yazarların, üst düzey bürokratların, askerlerin "mal bildirimi"ni şeffaflaştıran bir düzenleme yapabiliriz, demiş oldu. Eğer CHP'nin niyeti gerçekten "üzüm yemekse", şimdi çıkıp bütün "kamusal sorumluluk sahibi" kişi ve kurumların "mal bildirimleri"nin şeffaflaştırılması için yasal bir girişimde bulunabilir. Ama ben açıkçası, CHP'nin böyle bir cesaretinin, daha doğrusu böyle bir niyetinin olduğunu sanmıyorum. Varsa bile herhalde önce Baykal'ın mal varlığı satır satır açıklanmak zorunda ki bir anlam ifade etsin. Çünkü CHP, bugüne kadar "dokunulmazlıklar" konusunda da aynı şekilde "sanal rüzgarlar" estirdi, ama hiçbir gün de çıkıp, Türkiye'deki bütün "korunaklı" makamlardaki kişilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını da içeren yasal bir öneride bulunmadı. Yani CHP'nin, siyasetteki "iyi niyet karnesi" zayıflarla dolu... Nitekim Başbakan Erdoğan, CHP'nin bu konudaki sicilinin bozuk olduğunu bildiği için, dünkü grup konuşmasında CHP'yi bu zayıf karnesinden bir kez daha vurdu: "Bütün dokunulmazlıklar kaldırılacaksa biz buna evet diyoruz. Ama sadece siyasetin dokunulmazlığı kaldırılacaksa, bu durum siyaset aleyhine bir zaaf oluşturacaktır. Buna izin vermeyiz. Bunun geleceği aslında çok çok karanlıktır. Bunu da iyi niyetli bir talep olarak göremeyiz." Başbakan Erdoğan ayrıca, CHP'ye bir "İş Bankası golü" attı ki, bu şut partiye bir hayli para kaybettirecek gibi görünüyor. Ortaya konulan belge CHP'nin, Atatürk'ün vasiyetinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini gösteriyor. Mesela, mahkemece tescil edilmesine rağmen, şu ana kadar Türk Dil ve Tarih Kurumu'na ödemesi gereken 111 trilyon 248 milyar Türk lirasını ödememiş. Doğrusu, Başbakan Erdoğan'ın da belirttiği gibi sırtında böylesine kamburları olan bir CHP, bu işe neden girdi gerçekten anlamak mümkün değil. Sahi, CHP'yi kim itti...
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |