T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 1 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Mehmet Eymür'ün kitabı

Hiçbir insanı iyi yaptığı ve yaparken mutlu olduğu işinden koparmayacaksın... Bu genel kuralı biraz da Mehmet Eymür'ü gözleyerek oluşturdum. Vaktiyle babasının da çalıştığı MİT'te önemli görevler üstlenmişti Eymür, yolu siyasîlerce kesilene kadar...

Daha sonra yaptıklarından şahsen şikâyete hakkım yok; tersine, yazdığı 'Analiz' adlı ilk kitabı, ABD'den devreye soktuğu 'www.atin.org' sitesi, Türkiye'de nelerin nasıl kotarıldığı konusunda ufkumu açtı. Yeni çıkan 'Sentez' adlı kitabını bir gecede okudum ve kitaplığımın en kolay ulaşılabilen rafına yerleştirdim... (Milenyum Yayınları, tel.: 212- 522 20 96; faks: 212- 520 24 51).

Haber Saati (Kanal-7) için Erhan Çelik'in yaptığı mülâkatta, Yeşil, Abdullah Öcalan ve Papa suikastı ile ilgili bildiklerini açıkladı Eymür. Yeşil'in oğlu, "Babamın nerede olduğunu biliyor musunuz" diye ona sormuş... "Yeşil öldü" dedi Erhan Çelik'e... Abdullah Öcalan'ın ilk günlerinden başlayarak 19 yıl boyunca yakın tâkip altında tutulduğunu da söyledi; Suriye vermek istemiş biz duymazdan gelmişiz...

Mehmet Eymür'ün internet sitesinde yayımlanan yazılarının biraraya getirilmesi projesi sevindirdi beni. Bugüne kadar 9 milyon kişi ziyaret etmiş 'atin' sitesini... "Artık yenilemeyecek" kanaatine vardığım birkaç ay evveline kadar hemen her gün ziyaret ederdim siteyi ve her yeni koyduğu malzemeyi heyecanla okurdum.

Gazete ve dergilerde çıkan haber ve yazılardan, radyo ve televizyonlarda söylenenlerden hareketle istihbarat raporu hazırlama yöntemine 'açık istihbarat' deniyor. Eymür'ün genel hatlarıyla yaptığı o. Türkiye'de çıkan gazete ve dergileri satır aralarına da dikkat ederek okuyor, önemli bulduğu ayrıntıları bir yere not ediyor. Sonra, bir konu kendini gündeme zorla soktuğunda, o konuyla ilgili notlarını biraraya getirip okurlarıyla paylaşıyor. Ancak, alındıkları yerde boynu bükük duran o ayrıntılar, diğer notlarla birlikte okunduğunda, zihin açıcı bir tabloya dönüşüyor...

'Sentez' kitabında biraraya getirilen yazılar 'açık istihbarat' kavramına et-kemik kazandıracak özelliğe sahip. Susurluk kazası sonrası gündeme gelen 'devlet adına hareket eden kanun-dışı güçler' konusu çok haber ve yazıya konu oldu ülkemizde; ağzı olan konuştu, kalemi olan yazdı... Ancak, 'Sentez' kitabına aldığı 'Susurluk'un Medya Perdesi' yazısı içine ustaca yerleştirdiği alıntılar, herbirini ayrı ayrı okuduğumuzda fazla bir anlam taşımayan bilgilerden anlamlı bir mozayik oluşturmamıza yarıyor...

Benim kitapta bazen kahkahalarımı da tutamayarak okuduğum bölüm, onlarca baskı yaparak yazana milyarlar kazandırmış bir kitapla ilgili ve "Cumhuriyet'in Silahşoru" başlığını taşıyor. İttihat ve Terakki'nin ünlü silahşoru Yakup Cemil'in torunu olduğunu iddia eden, MİT adına ülke içi ve dışında pek çok operasyona katıldığını ileri süren birinin hayatı üzerine oturur o kitap. Mehmet Eymür bizzat içinde bulunduğu bazı operasyonların 'farklı' biçimde aktarıldığı kitabın 'dandik' olduğunu hemen tespit eder de, yazara ilham kaynağı olan kişiyi neden sonra bulur... Meğer, "Cumhuriyet'in silahşoru" diye tanıtılan kişi âdi bir Mafya bozuntusu değil miymiş?

Kitabın son iki yazısı onun mesleği (istihbarat) ile bizim mesleğimizin (gazetecilik) kesiştiği noktaları ele alıyor. Onun da katkısıyla başlayan "MİT'çi gazeteciler" tartışmasını arkanıza yaslanarak hatırlayın... Her hafta ziyaret ettiği MİT'ten zarf alan bir gazeteci odağındaydı o tartışmanın; bir kod adı da vardı ve kendisinden istendiğinde vaktiyle yolunun kesiştiği bir MİT mensubunun babası hakkında bile olur olmaz iddialarda bulunabiliyordu...

Tahmin edilebileceği gibi, Eymür, bir kurum olarak MİT ile bir uğraş alanı olarak gazetecilik arasına duvar örülmesine karşı; "Gazetecinin MİT'le hiçbir ilişkisi olmamalı" diyenlerden değil... Ancak, henüz MİT'te üst düzey görevini sürdürürken kendisine saldırabilen bir gazeteciye çok şaşırdığını kitabından öğreniyoruz. Meğer, o 'gazeteci' MİT ile irtibatlı değil miymiş?

Okuyalım: "Yazıdaki imzalardan biri bir Türk gazetecisine ait. Bildiğim, tanıdık bir isim. Eski bir solcu, Teşkilâtın kullandığı gazetecilerden biri. Geri aldılar mı bilmiyorum, o tarihlerde Teşkilâtça verilmiş demirbaş bir silâh da taşıyordu. Haberi okur okumaz o zamanki İstihbarat Başkanı olan Mikdat Alpay'ı aradım ve aramızda şu konuşma geçti: 'Mikdat bu senin adamın değil mi?"

Mehmet Eymür'ün bugün piyasaya verilen kitabında çok ilginç bilgi ve yorumlar var. İstihbarat konularına meraklı veya polisiye düşkünüyseniz, bu kitabı bitirmeden elinizden bırakmak istemeyeceğinize iddiaya girerim.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi