|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 1 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Türkiye, kendi gerçeklerini ve yön alışını daha etkin sorgulama dönemine girmeli, ama bunu yaparken hareket kabiliyetini kaybetmemelidir. Diğer bir deyişle iktisadi gelişme gayretlerinde motivasyon kaybı yaşamalı ve yaşatmamalıyız. Milli gelir artışında ve enflasyonun düşürülmesindeki olumlu trend ve performansı hiç tökezletmeden işsizliğin ve gelir dağılımı bozukluğunun mutlaka çözüm yolunu üretmeliyiz. Nihai olarak gelir dağılımında adaleti sağlama çalışmalarında olumlu şartları yakalayamazsak, diğer gelişmelerin bireye ve aileye dönük sonuçlarını alamayacağız. Artık gelir dağılımı için siyaset ve çalışma zamanıdır. En az enflasyonla mücadele kadar ciddiye alınmalıdır. Vahim bir gerçek, gelirsizlik. Tahammül edilemiyor buna. Ve gelirsizliğin bireyin ahlaki yapısını zorladığını da kabul etmeliyiz. Bu nedenle kapkaç yapanı aklamıyoruz, ama, istihdamını sağlayamazsanız, bireyi toplumsal dayanışma kurumlarıyla ne kadar tatmin edebilirsiniz. Mutlaka bireyleri üretir kılmak gerekiyor. İstidamı pahalı hale getiren ve istihdam vergisi niteliği gösteren yüksek oranlı sosyal sigorta primleri ve % 25'i aşan gelir vergisi oranları, yeni yatırımların projelendirilmesinde en azından tereddüt ve gecikmelere, hatta vazgeçmelere sebep olmaktadır. Yöresel teşvikleri önemsemekle birlikte ekonominin tümünü kapsayan köklü düzenlemelerin zamanı gelmiş bulunmaktadır. Vergi reformu yoluyla sade bir vergi sistemi kurulurken, yaratılış tepkisi çekmeyen ve verimi giderek yükselen vergi kanunları yapabilmeliyiz. Vatandaşla vergi idaresi sürekli bilimsel temas içerisinde olmalıdır. Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gibi bakanlıkların, hatta hükümetin bütün birimlerinin kahvehanede çayını yudumlayan herhangi bir esnaftan bile alınacak çok dersi var.. Şu hususa da inanın ki, ayakkabı boyacılığı yapabilen sokak çocuklarının bile çözüm üretebilme kapasitesi vardır. Proje üretebilen bir toplum, bireylerini de iyi yaşamaya yakışır gelir düzeylerine çıkarabilir. Elbette yatırım projeleri üretip realize edebilmenin alt yapısının da Hükümet tarafından bir an önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sosyal güvenlik reformunu toplumumuzun derinliklerinde oluşmuş çürümeleri de onarabilen bir nitelikle yapabilmeli, sosyal sigorta primlerini direnmeden ödenebilir düzeylere çekebilmeliyiz. Böylece yatırımların finansmanı kolaylaşacak, bireylerimize iş ve gelir sunabileceğiz. Bunun için bilgiyi ve meslekliliği de olabildiğince yaygınlaştırmalıyız.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hukuk Sözlüğü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hukuku, artık herhangi bir yönüyle herkesi ilgilendiriyor. Bu itibarla özellikle temel ve stratejik kavramların mutlaka öğrenilmesi gerekiyor. İşte bu nedenle, Meslektaşım İş Müfettişi Arif TEMİR, ansiklopedik sözlük niteliğinde hazırladığı "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hukuku Sözlüğü"nü (220 sayfa), Ocak 2006'da Yaklaşım Yayıcılık'ta yayınladı. Okuyucularıma yararlı olacağını düşünüyorum.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |