T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 1 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Kâmet ve namazda niyet

Selâmün Aleyküm Hocam. Ben Endüstri Meslek Lisesi öğretmeniyim. Size bir sorum olacak. Cemaatle namaz kılarken farz namazdan önce müezzin tarafından kâmet getiriliyor. Bildiğim kadarıyla cemaatı farza davet etmek için ve farz namazın başlayacağını haber vermek için kâmet getiriliyor. Farz namazı tek başına kılarken de veya kaza namazı kılarken de kâmet getirmek gerekir mi? Çünkü bazı yerlerde ve kişilerden, yalnız da olsan kaza da olsa getirmen gerekir şeklinde duydum. Ne derece doğru? Yani kendi kendimize de farza davet mi edeceğiz? Gençken getiriyordum. Sonradan kendi yorumumca getirmemeye başladım. Hâlâ da getirmiyorum. Kâmet'in namazın farzlarından olmadığı için namazıma zarar gelmiyeceğini biliyorum. Ancak en doğrusunu ve güzelini yapmak istediğim için de rahat değilim. Bu konuda aydınlatırsanız sevinirim. Allah razı olsun. Hayırlı günler. (Ali ZEBER/Nazilli)

Ezan sözlerine, Hayye ale'l-Felâh'tan sonra Kad Kâmeti's-Salâh (namaz kılma vakti gelmiş bulunuyor/artık namaz vakti) ekiyle okunan özel sözlere kâmet veya ikâmet adı verilir. Kâmet de, ezan gibi, farz namazların sünnetidir. Erkeklerin yalnız başına veya cemaatle kılacakları namaz için kâmet getirmesi sünnettir. Kâmet vaktin değil, namazın sünneti olduğundan, hem eda (vakit içindeki), hem de kaza namazlarında kâmet getirilir. Kadınların kâmet getirmesi, mekruh görülmüştür.

Ezandaki sünnetler ve adaplar aynen kâmet için de geçerlidir. Kâmet sırasında da, abdestli olmak, kıbleye yönelik durmak, yürüme ve konuşma gibi davranışlardan uzak durarak getirilmesi sünnettir. Yalnız şu durumlar için farklılıklar vardır: 1-Her namaz için ayrı kâmet getirilir. 2-Kâmet namaz kılınan yerde ve ayakta getirilir. 3-Hayye Ala's-Salâh derken ayağa kalkılır. Kâmetin, harfler belirtilecek biçimde duraklama yapmaksızın hızlıca getirilmesi sünnettir.

Kâmet, namaz kılma vaktinin gelmiş bulunduğunu, dolayısıyla namaza yoğunlaşmak gerektiğini hatırlatıcıdır. Bu, hem özellikle cemaat için, hem de kendi başına kılınan namazlar için geçerlidir. Dolayısıyla, sadece hârikulâde bir yöntem olarak cemaati farza davet için değil, kendi kendini namaz kılmaya yoğunlaştırmak için de kâmet getirilir.

Kâmet, elbette namazın olmazsa olmazlarından değildir. Ama halk arasında, namaz fiilleri için farz, vacip, sünnet ve âdâp gibi ayrımlar pek bulunmadığından, sanki kâmetsiz namaz olmazmış gibi düşünülür. Doğru ve güzel davranış, farz namazın sünneti olan kâmeti getirerek namaz kılmaya başlamaktır. Kâmetten hemen sonra ara vermeden tam bir yoğunlaşmayla namaza başlanır.

Namazda niyet

* Değerli hocam, yazılarınızı takip ediyorum, mümkün olduğu ölçüde, kaçırmamaya çalışıyorum ve keyifle okuyorum. Benim namazda niyet konusu üzerine bir sorum olacak. Yanlış bilmiyorsam, yolculuğa çıkarken seferî olmaya dille niyet etmesek de, önceki gün yolculuk için yaptığımız hazırlıklar niyetimizi ifade ediyor. Aynı durum namaz içinde söz konusu olabilir mi? Yani dille niyet etmeden namaza durabilir miyiz. Namazımız sahih olur mu? Teşekkür ediyor, hizmetlerinizin devamını diliyorum. (Abdulkadir AKKAYA /Bursa/Gürsu)

Niyet, namazın dışındaki farz işlemlerinden biridir. Dolayısıyla, niyetsiz namaz, geçerli olmaz. Ayrıca farz namazlar, vitir namazı, adak namazı ve bayram namazları için "bugünkü sabah.. namazını kılmaya/bu vaktin farzını kılmaya" şeklinde belirleme yapılması şarttır. Cuma namazında ise, "Cuma namazını kılmaya" biçiminde niyet yapılır. Nafile namazlar için tam belirtme iyidir, ama zorunlu değildir.

Niyet, bir farkındalık durumunu anlatır. Namaz kılma isteği ve hangi namazın kılındığının farkında oluş niyettir. Bu açıdan, niyetin kalple yapılması temeldir, dille söylenmesi şart değildir. Dille söylenirse, elbette daha iyi (müstehap) olur. Kalpten geçirilen ile dille söylenenin uyumlu olması gerekir. Ama bazen, kalpten geçirilen ile dille söylenen dil sürçmesi sonucu gerek kılınacak namaz, gerekse namazın rekat sayısı veya başka bir şey açısından çelişebilir. Bu durumda esas olan, kalpten geçirilendir. Yeniden niyet etmek gerekmez. Peşpeşe yapılması gereken niyet ile iftitah tekbiri arasına, namazla ilgisiz şeyler girmemelidir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi