T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Bizde dürüstlük yetmez

Politikacılar şöyle mi düşünüyorlar acaba: "Ben dürüst bir adamım, hayatımı herkesin gözü önünde yaşıyorum; benim 'hırsız' olduğuma kimse inanmaz..." Soruya dönüştürerek buraya taşıdığıma bakmayın; tanıdığım pek çok siyaset adamının böyle düşündüğünü iyi biliyorum. Onların bilmediği bir şeyi daha biliyorum ben: Türkiye'de dürüst olman yetmiyor, dürüst olduğunu ispat etmen de bekleniyor...

Bir yanlış anlamayı önlemek isterim: Tanıdığım politikacıların çoğu kimsenin kendisi hakkında 'hırsız' diye düşünmeyeceğine inanırken olağanüstü samimi; çünkü o çoğunluğun çoğu gerçekten de 'dürüst' insanlar... Beytülmâl'de veya bir başkasının malında gözleri yok; ne kazandılarsa kendi alın terlerinin, Türkiye'nin herkese sağladığı fırsatların ürünü... Ancak onların 'dürüst' olması başkalarının onlar hakkında kuşku duymasını engellemiyor.

Global araştırmalar hemen her ülkede politikacılara fazla kredi açılmadığını gösteriyor. Bütün dünyada en güvenilmezler sıralamasında başa güreşen iki meslek grubu bulunuyor: Politikacılar ve gazeteciler... Gazetecilerin kredi düşüklüğünün başka sebepleri var, ama politikacılar hep aynı yönde duyulan kuşkuların hedefi halindeler: Kolları fazla uzun... Birkaç ülkede patlayan skandallar, o tür olaylara rastlanmayan ülke vatandaşlarını bile, "Herhalde bizde de yapılıyordur, ama ortaya çıkmıyor" düşüncesine sevk ediyor...

Bizde kamuoyunun politikacıya ters bakması için yeterinden fazla sebep zaten var. Bugüne kadar iktidara gelip de içinden bazılarının 'yolsuzluk yaptığı' kuşkusu duyulmayan tek bir parti hatırlamıyorum. En dürüst bilinen politikacımız bile, 'kendi çalmaz, göz yumar" ithamına mâruzdur.Yüce Divan olarak çalışan Anayasa Mahkemesi geçmiş dönemlerin politikacılarını 'yolsuzluk' iddiasıyla yargılamıyor mu şu sırada?

Bir gerçeği daha kaydedeyim: Türkiye'de politikacılarla ilgili olarak yaygın biçimde konuşulan 'yolsuzluk' iddialarının çoğu doğru değildir; dün de böyleydi bu, bugün de böyledir. Ancak, bu gerçek bir başka gerçeği değiştirmiyor: Halkın en kolay inandığı iddia türü de 'yolsuzluk' ile ilgili olanlar... 27 Mayıs 1960 darbesini yapanlar 'yolsuzluk' iddialarını tepe tepe kullandılar meşruiyet temeli olarak: Bayar'ın bankada 103 milyonu olduğu (bugünün değeriyle trilyonlar demekti bu), Zorlu'nun 'Mr. Yüzde 10' lâkabı, Menderes'in örtülü ödeneği kendi ihtiyaçları için kullandığı...

Bayar'ın bankada parası çıkmadı... Zorlu'nun her anlaşmada yüzde 10 indirimi kendi cebine atmak için değil ülke hazinesine kazandırmak için istediği anlaşıldı... Menderes'in her harcamasını kuruşu kuruşuna kaydettirdiği örtülü ödenekten karşılanan tek ihtiyacı üç kuruşluk bir cımbızdan ibaret kaldı...

O dönemden dikkate alınması gereken bir diğer gerçek de şudur: DP iktidarına dönük 'yolsuzluk' iddialarını çıkaranlar DP kadrosunun yabancısı kişiler değildi; parti içindeki hizipler, yekdiğerini siyaseten harcama yarışında halkın çok kolay inandığı 'yolsuzluk' iddialarını birbirleri hakkında çıkarmışlardı...

Bugün de Ak Parti içindeki durum geçmişte tanık olunandan pek farklı değil.

Oysa Ak Parti'nin kendinden önce gelenlerden bir farkı var: Yolsuzluklarla ciddi mücadele edeceği sözü vererek iktidara ulaştı Ak Parti ve o sözünden dönmemesi gerekiyor. 'Yolsuzluk' iddialarına karşı hassas olmak ve 'yolsuzluklar konusunda amansız' görüntüsüne halel getirmemek zorunda. Akılları karıştıracak en ufak bir imayı bile işitmezden gelemez Ak Parti ve hükümet...

Başbakan Tayyip Erdoğan ve birlikte hareket ettiği kadrosunun, kendilerini iktidara taşıyan kitlelerin bilmesini arzulamadığı 'gizli-saklı' veya 'açıklanamayacak' bir şeyleri olduğunu sanmıyorum. Siyaseten sıkıştığını sananları açıklığıyla şaşırtmalı Tayyip Bey; bu durumu 'bir fırsat' olarak kullanarak...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi