Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Vecdi AKYÜZ vecdiakyuz@yenisafak.com.tr

Sevgili Hocam, Zekâtla ilgili yazılarınızı heyecanla okudum. Bir soru da ben sormuştum hocam, cevabını açıkça duymak istiyordum. Ama yeterince tatmin olamadım. 40 koyunu olan, fakat başka hiç bir şeye sahip olmayan bir adam zekât verecek mi, yoksa vermeyecek mi? Şahsen bana gelen bu tür sorulara ben vermeyeceksin diyorum. Fakat meslektaş (öğretmen) arkadaşlarım vermesi gerekir diyorlar. Geçen hafta benzeri bir soru gelmişti, kendi proplemimmiş gibi bir üslupla size sormuştum. Bu civarda (Van/Gürpınar) köylülerin evlerinde değer ifade eden eşyaları yok, üstlerinde doğru dürüst kıyafetleri yok, yedikleri otlu peynir. Fakat hemen hemen hepsinin en az 50 koyunu var. Şimdi bu köylüler zekât verecekler mi? Köylerde bir de âdet var. Bütün köylü zekâtlarını, sadakalarını köy imamlarına veriyorlar. İmamlar köylünün kırk koyunundan birini alıyor. Köylü on çuval buğday hasad etmiş, bir çuvalını imam alıyor. (Bu buğdayın zekâtını vermesi gerekiyor mu?) İmamlar birkaç yıl içinde servet yapıyorlar. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olan birisi istifa edip kadrosuz olarak imamlık yapıyor bu yüzden. Hocam zekât konusunun teorik proplemlerinin yanında, gördüğünüz gibi yerel-geleneksel sorunları da var burada. Bize ne tavsiye edersiniz hocam? Hem bu tür sorulara cevap verirken, hem de derslerde bu tür konuları işlerken, nasıl bir yol izlemeliyiz? (Mevlüt TUĞLU)

Koyun Sürüsünün Zekâtı

Davar türü varlıklarda nisap, sayıca belirlenmiştir. Koyun sürüsünde nisap, kırk koyundur. Kırk koyunu olan sürü sahipleri, temel ihtiyaçlarını bunlardan elde ettikleri yünden, sütten, kestikle karşılıyorlarsa veya başka gelirleri varsa, bu koyunlar için zekât ödemeleri gerekir. Çünkü bu durumda, temel ihtiyaçları dışında nisabı bulan artıcı bir varlığa sahipler. Ama temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlarsa, zekât yükümlüsü olmazlar. Bu koyunlar, geçimlerini ancak sağladıkları veya tam sağlayamadıkları varlık durumundadır. Zekâtın gerekmesinin şartı ise, artıcılık özelliği bulunan mala sahip olmaktır.

Ancak, 40-50 koyuna sahip olmakla, hem kendilerini zengin gördükleri, hem koyunları sürekli yavrulayarak sayıca arttıkları ve hem de sahip oldukları koyunlardan bir tanesini zekât olarak vermeleri kolay olduğu için, yükümlü olup olmadıklarına bakmaksızın genellikle zekât ödeme alışkanlığı edinmişlerdir. Bu durumda, onların zekât vermelerini engellememek gerekir. Tahminimce, belirttiğiniz yöre insanlar, daha çok böyle bir anlayıştan yola çıkıyorlar.

İmamlara Zekât Ödemek

Diyanetten kadrolu imamlara veya diğer düşük maaşlı devlet memurlarına maaşlarından ayrı olarak zekât ödenmesi, ancak ihtiyaç şartıyla mümkündür. İhtiyacı bulunmadığı halde, zekât kabul etmeleri haramdır. Eskiden imamlar, hademe-i hayrat olarak düşünülür ve ücretleri köylüyle yapılan müzakereler sonucunda belirlenip ödenirdi. Bu ücretler, genellikle düşük olduğundan veya verecek daha uygun kişiler olmadığından, zekât ve sadakalar da imamlara verilirdi. Belirttiğiniz âdet, başka bir özel sebebi yoksa, bu eski uygulamadan kalmadır.

Kadrosuz imamlar, yine bu eski usule göre ücret aldıklarından, ücretleri temel ihtiyaçlarını karşılamıyorsa, onlara zekât ödenebilir. Birkaç yıl içinde servet yapıyorlarsa, toplum zekât yükümlüsü olacak birini kazanmış olur. Böylece onlar da mallarının zekâtını ödeyerek, kazandıklarının toplumdaki ihtiyaç sahipleriyle paylaşılması sağlanmış olur.

Hasad edilen buğdayın zekât konusu olması içinse, masraflar ve borçlar çıkarıldıktan ve temel ihtiyaçlar için yeterli miktar ayrıldıktan sonra 700 kg miktarında buğday varsa, emeğin durumuna göre onda bir veya yirmide bir zekât konusu olur. Bu şartları taşımadığı takdirde, hasad edilen buğday mutlak olarak zekât konusu olmaz.

Geri dön

Yazdır

Yukarı