|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 7 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
|
Bursa'da bir çilehane... Yanında fırın... Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, pişirdiği ekmekleri çarşı pazar dolaşarak insanlara dağıtmakta. Devir Yıldırım Bayezid devri. İhtiyar adamın "Somunlar Müminler" diyerek ekmek dağıtması, fakir fukarayı da sevindiriyordu, hali vakti iyi olanları da. Ekmekleri pek lezzetli olduğundan yolu gözlenirdi. Halk arasında adını sanını bilmedikleri ihtiyara "Somuncu Baba" denilmekteydi. NİĞBOLU ZAFERİ Osmanlı'nın, Avrupa'daki fetihleri, bütün Hıristiyan devletlerini telaşlandırıyordu. İngiltere ile Fransa arasındaki savaşa son verildi ve bütün Avrupa birleşerek 120 bin kişilik Haçlı Ordusu kuruldu. Haçlıların yaklaştığı haberi gelince, Yıldırım Bayezid, hayalini kurduğu İstanbul kuşatmasını tehir etti. Niğbolu'da 25 Eylül 1396'da Osmanlı ordusu, kendisinin iki katı olan Haçlı ordusunu yenerek büyük bir zafer kazandı.
Niğbolu Zaferi, gönderilen fetihnâmelerle, ülkenin her tarafına, Asya'daki hükümdarlara, Mısır sultanlarına, Irak ve Acem beylerine, Tatar hanına, Bursa kadısına müjdelendi. Abbasî halifesi, kendisine gönderilen zafernâmeye verdiği cevapta, Bayezid Hana; "Sultan-ı İklim-i Rûm" unvanı ile hitap etti. Osmanlı hükümdarlarına Sultan denilmesi o günden sonradır. SIRRIMIZ FAŞ OLDU Yıldırım Bayezid, Allah'a şükür nişanesi olarak Bursa Ulu Camii'ni yaptırdı. Sultan, Ulu Cami'nin açılış hutbesini Şeyh Hamid-i Veli'nin okumasını istirham edince, hazret kabul etmek zorunda kalmış ve hutbede Fatiha suresini yedi farklı şekilde yorumlamıştır. Hutbeyi dinleyen cemaat Şeyh Hamid-i Veli'ye büyük bir teveccüh ve tazim gösterir.
Manevi kişiliği ve bilgelik yönü ortaya çıkan Hamid-i Veli hazretleri şöhretten korktuğu için talebeleriyle birlikte Bursa'dan ayrılır ve Aksaray'a gider. Ahali, Somuncu Baba'nın Bursa'dan ayrılmaması için ne kadar dil dökse de Şeyh'in kararı kesindir. "Sırrımız faş oldu artık burada duramayız."
Ayrılırken geride kalanlar için dua eder, Bursa'ya düşman ayağı değmemesi ve halkın selâmeti için niyazda bulunur. Somuncu Baba'nın dua ettiği yerdeki çınar ve o çınarın bulunduğu muhit, "Dua çınarı" adıyla anılır. KÜNYE Somuncu Baba, 1331'de Kayseri'nin Akçakaya köyünde doğmuştur. Soyu Peygamber Efendimiz (s.a.s)'e ulaşır, 24. kuşaktan torunudur, Seyyiddir. İlk tahsilini babası Şemseddin Musa Kayseri'den almış, tahsilini Şam, Tebriz ve Erdebil'de sürdürmüştür. Dini ve dünyevi ilimlerle ilgili icazet alarak, irşad vazifesi için Anadolu'ya dönmüş Bursa'ya yerleşmiştir. Bursa'dan ayrıldıktan sonra geldiği Aksaray'da Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'ni dünyaya ve ahirete ait ilimlerde eğiterek yetiştirmiş, irşad vazifesi için Ankara'ya görevlendirmiştir. TALEBELERİ Somuncu Baba'nın yetiştirdiği talebeler arasında Halil Taybi, Baba Yusuf Hakiki, Akşemseddin, Ömer Dede, Hızır Dede, Akbıyık Sultan, İnce Bedreddin, Yazıcıoğlu, Şeyh Lutfullah, Şeyhî, Şeyh Üftade, Aziz Mahmud Hüdayi, Muslihiddin Halife ve Uzun Selahaddin en meşhurlarıdır. Somuncu Baba daha sonra Darende'ye yerleşir ve ömrünün son demine kadar orada kalır. 1412'de vefat eder. Prof. Ahmet Akgündüz, "Arşiv Belgeleri Işığında Somuncu Baba ve Nesebi Âlisi" adlı eserinde geniş bilgi vermektedir. ÇAMLICA'DA BİR TOPLANTI Cumartesi akşamı Küçük Çamlıca'da Somuncu Baba Dergisi tarafından düzenlenen tanıtım toplantısına davetliydik. Somuncu Baba Dergisi, 12 yılına ulaşmış, Darende'de Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından çıkarılan aylık kültür ve edebiyat dergisi. Osman Hulûsi Efendi, Somuncu Baba'nın 12. kuşaktan torunu. DENİZDE DAMLA Vakfın çalışmaları arasında, 64. sayıya ulaşmış bulunan dergi son derece ufak bir yer tutuyor. Eğitim, sağlık, kültür, çevre, tanıtım alanlarında yapılan büyük çaplı faaliyetleri görünce, hayranlık duymamak mümkün değil. Niyetin ne kadar halis, temelin ne kadar sağlam olduğu hemen fark ediliyor.
Yaptığı hizmetlerle Valilik, Belediye, Milli Eğitim Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı'ndan takdirnameler alan vakfın çalışmaları genişleyerek devam ediyor. Çamlıca'daki toplantıda sinevizyon gösterisiyle faaliyetler hakkında bilgi alınca, az kaldı ağzımdan şöyle bir cümle çıkacaktı: "Yahu siz neler yapmışsınız böyle, ben sadece burnumun ucu demiştim." AYNI MAYA Toplantı sonunda, katılanlara vakfın yayınlarından hediyeler verildi. Onlardan çok daha önemli olan bir hediye vardı. Herkese birer somun. O somunun nefis lezzet ve kokusunu fark ettikten sonra, mayanın değişmediğine, ta Somuncu Baba'dan bu yana devam eden maya olduğuna kesinlikle inandım.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |