T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ali BAYRAMOĞLU

Yeni dengelere doğru (1)

Sıkça vurguluyoruz... Ordu komutasında görev değişimi, cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkeyi ve siyasi partileri kuşatacak genel seçim amosferi birçok rayda makas değişikliğine yol açabilecek gelişmeler...

Sorunları iki ana grupta toplamak mümkün:

1. Devlet ve rejim içi dengeler ile bu çerçevede doğabilecek krizler...

2. Türkiye'yi kuşatan ulusalcı atmosferin seçim kampanyalarını, bu çerçevede güncel politik uygulamaları ve seçim sonuçlarını yönlendirme gücü...

Birinci sorun dizisi her şeye rağmen akıllı ve akılcı politikalarla, uzlaşma mekanizmasının devreye girmesiyle aşılabilecek türden.

İkinci sorun dizisi ise daha riskli ve kontrol dışı bir alanı oluşturuyor.

Zira "ulusalcı dalga" sadece kimi marjinal siyasi partiler ve meslek teşkilatlarının, mahkeme kapılarında dolaşan devlet destekli serseri mayınların, büroksinin değişime karşı verdikleri örgütlü mücadeleden ibaret değil.

Bu dalga, içinde, birbirinden farklı, hatta birbiriyle çelişen bir çok unsur barındırıyor...

AB meselesinin her ülkede olduğu gibi Türkiye'de yol açtığı milli irade tartışması ve hassasiyeti bu dalgayı besleyen önemli bir musluk...

Bunun yanında sadece Süleymaniye'de olanlar, Irak'ta yaşananlar, Kerkük'teki gelişmeler bile sanıldığından çok büyük bir kitlenin siyasi hassasiyetini kuşatıyor. Kurtlar Vadisi Irak filminin gördüğü ilgi, tahminen 10 milyon seyirciyi geçeçek olması bu ruh halinin açık bir kanıtı... Bölgede, dünyada yaşanan Doğu-Batı eksenine oturan karikatür krizi gibi her gerginlik Batı tedirginliğini tetikliyor.

Bu koşullar siyasetin seçim ruh halini nasıl etkileyecek?

AK Parti dışındaki siyasi partiler ulusalcı dillerini daha keskin hale mi getirecekler? Muhtemelen...

Peki AK Parti seçim atmosferinde bu dalgadan kendilerini ne kadar koruyabilecek ya da koruyabiliyor?

Kanımız o ki AK Parti bu dalganın uzun süredir en çok farkında...

Önünde üç alternatif olduğunu biliyor:

İlki bu dalgaya "cephe almak"... İkincisi bu dalgayı "görmezden gelmek"... Üçüncüsü bir miktar "parçası olarak bu dalgayı kontrol altında tutmak"...

Kendi seçmen kitlesinin karma ve milli hassasiyeti yüksek insanlardan oluştuğunun bilincinde olan Erdoğan ve arkadaşları uzun süredir açık bir şekilde üçüncü yolu tercih etmiş durumda... Sadece bakanların Kurtlar Vadisi Irak gala gösterimlerinde baş köşeyi işgal etmelerinin arkasındaki nedenlere işaret etmiyor bu durum. Aynı zamanda son dönemlerde "AK Parti gemisinin demokrasi rotası ve yerel değer otoriterizmi arasındaki ani gidiş gelişleri"ni de açıklıyor.

Nitekim siyasi partinin üst düzey bir kurmayı geçenlerde bir sohbette 17 Aralık 2004 döneminde partide bu yönde bir kararın alındığını anlatıyor; AK Parti'nin ulusalcı dalgaya karşı çıkamayacak ya da bu dalgayı görmezden gelemeyecek bir kitle partisi olduğunu söylüyordu.

Ak Parti'yi, AK Partili aktörleri, kullandıkları dil ve sahip oldukları zihniyeti düşününce, bu durum şaşırtıcı olarak değerlendirilemez...

Ancak sorun o ki, AK Parti ulusalcılık meselesinde "çok ince denge" üzerine oturuyor...

"Bu dilden çok uzaklaşması halinde nasıl zarara uğrayacaksa, bu dile gereğinden bir nebze fazla yaklaştığında da kaybedecek bir yapıda" AK Parti. Zira keskin ve tepkisel milliyetçiliğin ne meyvası, ne de taşıyıcısı... Böyle bir durumda taşıyıcıların kopyalardan değil, asıllardan oluşacağı açık.

Ancak sonuç olarak iç politikada bir siyasi parti istediği tercihi yapar, bunun risklerini alır.

Nitekim gerek AK Parti gerekse Türkiye açısından ana sorun bu noktada oluşmuyor. Sorun iç ve dış dinamiklerin birbirine eklemlenmesiyle ilgili görünüyor... Bugün öyle bir dünya ve bölgede yaşıyoruz ki iç dinamikler dış dinamikler birbirini besliyor ve etkiliyor. Ve "dış politik ve bölgesel gelişmelerle ulusalcı dalga arasında büyük bir çelişki" var.

Bu çelişki dış dinamiklerden hareketle iç politikayı ya da iç dinamiklerden hareketle dış politikayı altüst etmeye, en azından rayını zorlamaya aday...

Nasıl?

Yarına...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi