Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Kürşat BUMİN kbumin@yenisafak.com.tr

Bugün için Katalanlar'ın zaten sahip oldukları "özerkliği" daha da ileriye götürmek yolunda aldıkları son karardan ve bu gelişmenin İspanya'da doğurduğu farklı tepkilerden söz etmeye niyetleniyordum ki, İspanya Başbakanı Zapatero ve Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın malum "karikatürler"in yol açtığı gerilime ilişkin olarak Herald Tribune'de yayımladıkları ortak yazı karşıma çıktı.

Kimler kaleme aldıysa ellerine sağlık doğrusu... Herald Tribune'deki yazı, Türkiye'yi Mehmet Aydın'ın ("Bakan" sıfatıyla değil, doğrudan bir entelektüel olarak) temsil ettiği "Medeniyetler İttifakı Projesi"ne ilişkin kanaatimi de değiştirdi. Mehmet Aydın ile bir ay kadar önce "Medeniyetler İttifakı Projesi" hakkında bilgilenmek ve tartışmak amacıyla İstanbul'da bir araya geldiğimizde (niçin saklayayım!) Türkiye ve İspanya'nın öncülüğünü yapmaya soyundukları bu proje bana hiç de "sürdürülebilir" bir şey olarak görünmemişti. Benim açımdan asıl sorun ya da zorluk bu "ittifakın" önereceği projelerin söz konusu medeniyetlere hangi kanallardan, hangi "mecradan" ulaşabileceğiydi. "Medeniyetler"in birbirlerinin zenginliklerini tanımaları nasıl mümkün olacaktı? Bu işin altından kalkmak günümüzde "medyasız" olamayacağına göre, Birleşmiş Milletler'in devreye sokacağı bir "TV kanalı" yoluyla mı, yoksa tamamen medyanın keyfine kalmış bıktırıcı-seyircisiz "kültür programları" yoluyla mı? Tek tek ülkelerde bile "medya"nın hepten "uçup gittiği", "kamusal yayıncılık"ın neredeyse hepten unutulduğu bir dünyada "medeniyetleri" birbirlerine kim takdim edecek, kim tanıştıracaktı? Tahmin ettiğiniz gibi, bu ve benzer sorular Mehmet Aydın'ın da aklından geçiyordu; meselenin zorluğunun tabii ki o da farkındaydı. Toplantıda, bu çerçevede, herkesten olumlu puan alan şu fikrin ortaya atıldığını da hatırlıyorum: Mesela, işe "İslamofobi"yi konu alan uluslararası bir toplantı düzenlenerek başlanabilirdi. Sadece "bizim çalıp bizim oynadığımız" bir toplantı değil tabii ki; "diğer medeniyetler"in bu konuya kafa yormuş yazar-çizerlerinin ağırlıklı olduğu bir toplantı. Türkiye bunu yapabilirdi. Çünkü Türkiye "İslam dünyası" içinde yer alan ve öyle ya da böyle epeyce problemi olsa da bu dünya içinde "ifade özgürlüğü"nün keyfinin en fazla çıkarıldığı bir ülkeydi. Yani bir "ittifak" için gerekli olan "diyalog"un gereği olan "ifade özgürlüğü" açısından -çok şükür- dahil olduğumuz "medeniyet"lerden birisini paylaştığımız ülkelerle kıyaslanamayacak durumdaydık.

Üzerinden bir aydan fazla zaman geçmiş bir toplantıdan aklımda kalan bu "tutanakları" bugün niçin hatırlatıyorum? Çünkü Herald Tribüne'deki yazı ile gördük ki, bu "ittifak" yolunda yapılabilecek bayağı ciddi işler varmış..."Medeniyetler" arasındaki gerilimin had safhada olduğu şu günlerde Türkiye ve İspanya'nın başbakanlarının birlikte kaleme aldıkları ve "İki tarafa da saygı"ya çağrı yapan bir yazının önemini hiç mi hiç küçümsememek gerekir.

Erdoğan ve Zapatero'nun ortak yazısında şöyle deniyor: "İfade özgürlüğü demokratik sistemlerimizin köşetaşlarından biri ve bundan asla vazgeçmeyiz." Siz söyleyin: Türkiye'nin dışında bugün hangi "İslam ülkesi" -hem de bu sıcak günlerde- bu cümlenin altına imzasını koyabilir? Yazının şu bölümü de çok dikkatle kaleme alınmış: "Bu karikatürlerin yayımlanması son derece yasal olabilir, fakat kayıtsız kalınacak gibi değildir ve bu yüzden ahlaki ve siyasi bir duruş noktasından reddedilmelidir." Yani herşeyi, tabii ki "yasal" olması gereken "ifade özgürlüğü" açısından değerlendirmemek; "ahlaki ve siyasi duruş"un özellikle bugünün dünyasındaki önemini gözardı etmemek....

Bana sorarsanız Türkiye-İspanya "ittifakı" her iki ülkeye de yakışmıştır doğrusu... (Ohh beee! Akdeniz'e biraz daha yaklaşmak fena mı olur!) Ayrıca unutmayalım ki, bu iki ülkenin tarihlerinden gelen şöyle bir yakınlığı da var: Her ikisi de, topraklarını bir zamanlar yeşertmiş olan birer "medeniyet"i unutturmuş ve sonunda kendisi de unutmuştur. Yani arkadaşlıkları ilerlerse aralarında konuşacakları çok şey var!

Geri dön

Yazdır

Yukarı