Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Mehmet ŞEKER mseker@yenisafak.com.tr

Krizler birbirine benzemez... Tıpkı zencilerin birbirine benzemediği gibi.

- Siyasî kriz.
- Ekonomik kriz.
- Sosyal kriz.
- Kültürel kriz.
- Askerî kriz.

Görüldüğü gibi krizler türlü türlü.

Zamana ve şartlara göre biri biter, biri başlar.

Bugünlerde krizleri türlerine göre tasnif etmek gerekirse, ilk sırada karikatür krizini saymak zorundayız.

Avrupa gazetelerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile ilgili karikatürlerin yayınlanması ve Müslüman ülkelerde başlayan protestolar karşısında niye iki satır yazmadığımı soran ve bu konudaki görüşümü merak eden değerli okurumuz Zeki Bey'e cevabımdır...

Azizim, o tür karikatürlerin çizilmesi ve yayınlanması karşısında söyleyebileceğim tek kelime şudur:

Şapşallık.

'ÇİRKİN' HAFİF KALIR

Çirkin demenin bile yetersiz kaldığı o karikatürleri protesto etmek için ortaya konulan eylemlere bakınca da farklı bir kelime aramak gereksiz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendisi olsaydı, o çirkinlikler karşısında böyle mi davranırdı?

- İnsanları öldürmek...

- Binaları yakmak...

- Araçları havaya uçurmak...

Koskoca İslam dünyasında, o ahmakça karikatürleri protesto etmek istediğinde, bunlar mı akla gelmeliydi?

Patırtı çıkarmadan protesto edemez miyiz?

DAHA ZARİF OLMALI

Kafası çalışan üç kişi ayak üstü yarım saat kafa yorup tartışsa, çok daha zarif, çok daha estetik ve çok daha etkili protesto yöntemleri bulunabilirdi.

Öyle yapmak yerine İslam ülkelerinde şiddete dayalı gösteriler başladı.

Ve böylece oyuna gelmiş olduk.

Keşke önce cebimizdeki telefonların hangi ülkelerde üretildiğini kontrol etmek aklımıza gelseydi.

Bakalım telefonlarımız hangi marka?

YORUM FARKI

Mehmet Barlas ile Emre Kongar "Yorum Farkı"nda karikatür krizini yorumlarken, bendeniz berberde tıraş olmaktaydım.

Barlas ile Kongar bu defa yorumlarında fazla fark göstermediler, çok çatışmadılar.

Olayların tarihî ve sosyolojik kökenleri üzerinde konuşmaya başlayıp Osmanlı dönemine uzandıklarında, berberimizden itiraz yükseldi:

- Bunlar da her şeyi yüzlerce yıl öncesine dayandırmasalar olmaz!

Berberimize göre, karikatür konusu üç-beş aylık bir meseleydi.

İlk karikatür eylülde yayınlanmıştı ya, o bakımdan.

O itiraza itiraz edemedim; Barlas'la Kongar beni affetsin.

Adamın elinde ustura vardı.

Yoksa, "Her şeyin kökü derinlerdedir, domatesin bile..." demeyi bilmez miyim?

KARİKATÜRE KARİKATÜR

Gürültüsüz patırtısız bir eylem örneği İran'dan geldi.

İran'da yayınlanan bir gazete, İslam dünyasını rahatsız eden karikatürlere karşılık, Yahudi soykırımıyla ilgili karikatür yarışması açtı.

Tahran Belediyesi tarafından çıkarılan Hemşehri gazetesi, bu yarışmanın Avrupa gazetelerine bir cevap niteliğinde olduğunu açıkladı.

Gazete adına açıklama yapan Ferid Murtazavi, "Avrupa gazeteleri ifade özgürlüğü bahanesiyle bu resimleri yayınladılar. Söylediklerini yapıp yapmadıklarını, Yahudi soykırımıyla ilgili karikatürleri de yayınlayıp yayınlamayacaklarını göreceğiz" dedi.

Ödüle layık görülen 12 kişiye altın verilecek.

Karikatüristlere duyurulur.

DAYANIŞMA

Danimarka basını ile dayanışma içine girerek aynı karikatürleri yayınlayan France Soir gazetesi, gördüğü tepkiler üzerine özür diledi ve yazı işleri müdürünün işine son verdi.

Bunu da kaydedelim.

(İşinden olan müdür için kimsenin endişe duymasına gerek yok, başka bir gazetede daha iyi bir iş bulacaktır.)

BAYRAĞA ÇİŞ YAPAN ADAM

Bir arkadaşım internet adresime hareketli bir karikatür göndermiş.

Açınca şöyle bir manzara çıkıyor:

Sağ tarafta Danimarka bayrağı, solda ise Cin Ali tipinde bir adam.

Yürüyor, yürüyor ve bayrağın yanına gelince durup üzerine çişini yapıyor.

O çizimi görünce, Mustafa Kemal'in Yunan bayrağının yerlerde sürünmesini hoş karşılamadığı ve hemen müdahale ettiği sahne geldi aklıma.

Dosyanın üzerine "Senin gibi bir Atatürkçüye bunu yakıştıramadım" notu ekleyerek geri gönderdim.

Söylemesi ayıp olmasın, "re yaptım".

Ne sandınız, benim de Atatürkçü arkadaşlarım var.

Solcu, sağcı, ulusalcı, milliyetçi, Kürtçü, İslamcı, Turancı arkadaşlarım da.

Bizde arkadaş gırla.

Bazen Kemalist arkadaşlarla Atatürkçü olanları bir araya getirdiğim bile oluyor.

Geri dön

Yazdır

Yukarı