T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 8 ŞUBAT 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Ekonomi kutsal değerlerin dünyaya dönük yüzüdür

Hayat doğumdan ölüme uzanan bir yolculuktur. Doğum ölümü, ölüm doğumu, hayat da her ikisini yapısında taşır. Hayatın görünen yanını dünya, görünmeyen yanını da öteki dünya oluşturur. Görünmeyen öteki dünyanın yok sayılması, insanı hayatta nereden gelip, nereye gittiği bilinmeyen bir varlık yapar. Böyle bir insanın hayatında kutsal değere yer olmaz. Onun ifade özgürlüğünü sınırlayacak hiçbir değer yoktur. İnanmayan için, her düşünce ve eylem mübahtır.

Hayatın iki yüzü, bütün toplumlarda düşünce ve eylemin iki ana kaynağı olmuştur. Bir yokluktan gelip, başka bir yokluğa gittiğine inanan için, beş duyuyla algılanan görünen dünya vardır. Onların dünyasında ekonomik getiri sağlamayan hiçbir faaliyetin değeri yoktur. Onlar için, ekonomik değerler, bağımsızdır. Ekonomik yapı, bütün değerlerin, tek ve değişmez belirleyicisidir. Bu yaklaşım, iki dünyayı birbirinden ayıran Avrupa'nın seküler kültürü içinde doruk noktasına ulaşmıştır.

O'ndan geldiğini, yine O'na döneceğini inanan insan için, hayatın ekonomiyi aşan bir anlamı vardır. Onlar için hayatın dünyaya dönük yüzü, insanlığın atalarının yitirdiği Cennet'i yeniden bulmak için, gelip geçici bir imtihan yeridir. İnananlar iki dünyayı her birinde kalacakları süreye göre değerlendirirler. Bunun için, onlar hiç ölmeyecekmiş gibi, ürün ve hizmet üretirken, yarın ölecekmiş gibi de tüketirler. Onlar, iki dünyada da hesabın topluma verilenler ile toplumdan alınanların karşılaştırılarak görüldüğünü bilirler.

Hayatın ölümlü, dünyaya dönük yüzünü yaşanır kılmadan, ölümsüz, öteki dünyaya dönük yüzünde yitirilen Cennet'i bulmak mümkün değildir. Gökyüzündeki hayatın tarlası yeryüzündedir. Yeryüzü inanan insana hem bir mescit, hem bir üniversite, hem de bir işyeridir. Kendisine verilen kaynakları değerlendirerek, bütün bir toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayamayanlar, hayatın iki yüzünde de başarısızlığa uğrarlar.

Görünen dünyada toprağa tohum atmasını bilenler, o tohumda ağacı görenlerdir. Hayatın yaşanır kılınmasında önemli olan, tohumun toprağa atılmasıdır. Tohumu toprağa atanlar görmese de, ondan sonra gelenler, o tohumun ağaca dönüştüğünü mutlaka göreceklerdir. Bu yüzden, görünen dünyada toprağa tohum atanlar, görünmeyen öteki dünyada, ağacın meyvalarından yararlanacaklardır. İnananlar için, iki dünya birbirinden ayrılmaz bir bütündür.

İnanmayanlar varoluşu, hayatın dönük yüzü olan ekonomiyle açıklarken, inananlar ekonomi ötesi değerlerle açıklarlar. Kutsal kitaplar görünmeyen öteki dünyanın, görünen dünyaya düşen ışıklarıdır. Zebur, Tevrat, İncil ve Kur'an, görünen dünyayı aşmanın, kurtuluşu görünmeyen dünyada aramanın, ölümlü hayatta, ölümsüz hayatı yakalamanın evrensel kaynaklarıdır.

Seküler dünyada olduğu gibi, ekonomi varoluşun kaynağı değildir. İnsan çalışmak için yaşamaz, yaşamak için çalışır. Çalışmanın kaynağı ekonominin ilkelerine dayanmaz.

Seküler kültür, ölümsüz ruhu öldürerek, kendi eliyle kendi sonunu hazırladı.

Dünya yeni bir altın çağın eşiğinden geçiyor.
İnananların çağı Avrupa'da yeniden başlıyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi