T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Yaratılan linç ortamı ve "Bu çocuğu kimler yönlendirdi?" sorusu

Şimdi bazılarımız canhıraş ve çalakalem soruyor: "Trabzon'da papazı öldüren çocuğu kimler yönlendirdi?"

"Kimler, hangi kalemler böyle bir ortamın oluşmasına önayak oldu?"

Bu yazıları okuyunca şunu düşündüm:

"Türkiye'de insanın çelik gibi sinirlere ve alabildiğince geniş bir yüreğe sahip olması gerekiyor."

Halkını, okurlarını, genel olarak insanları bu kadar dangalak, bu kadar geri zekalı ve bu kadar unutkan sanıp, bu soruları soran gazete yöneticilerinin bulunduğu bir ülkede yaşamak ve yaşamakla birlikte demokrasi mücadelesi yapmak çok zor bir iş.

Üstelik bu gibilerin çok yüzsüz olması Türkiye'nin işini daha da zorlaştırıyor.

Bu gibiler, dönüp kendi gazetelerine, içinde bulundukları grupların yayınlarına, bazı yazarlarının yazılarına bakıp bunlardan gereken dersleri çıkartarak, gereken önlemleri alacaklarına, şimdi bu sorularla haktan yanaymış gibi görünmeye çalışıyorlar..

Trabzon'da papazı öldüren çocuğu etkileyen ve yönlendiren linç havasının oluşmasındaki katkılarından ötürü rahatsızlık duyacaklarına bu konularla ilgileri yokmuş gibi soruyorlar:

"Papazı öldüren çocuğu etkileyen, yönlendiren toplumsal atmosferin oluşmasında kimlerin rolü var?"

Yarattıkları linç ve katliam ortamı meyvelerini verdikten sonra, sanki hiçbirşey olmamış gibi soruyorlar:

"Papazı öldüren çocuğu kimler yönlendirdi?"

Dedim ya, Türkiye'de insanın sinirlerinin çelik gibi olması gerekiyor.

Trabzon'da nasıl bir linç ortamının oluşturulduğunu ve bu gazetelerin oluşturulan linç ortamını nasıl hoşgörü ile karşıladıklarını yakından biliyoruz. TAYAD üyelerinin bir basın bildirisi okumalarını fırsat bilen kışkırtılmış ve yönlendirilmiş linççilerin eylemlerinin neredeyse desteklendiğini, hatta bu yöneticilerin tepesinde olduğu yayınların bazı yazarları tarafından bu girişimlere 'milli dalga' adının verildiğini ne çabuk unuttuk!..

Tabii bu soruları soran yöneticilerin gazetelerinde bu türden birçok yazar olduğu da bilinen bir gerçek. Zaten kimse bu konuda ne kadar 'millici' olduğunu da gizlemiyor.

'Milli dalga'cılar neredeyse her türlü Hristiyanlık faaliyetinin Türkiye'yi bölmeye yönelik Avrupa faaliyeti olduğunu söylerler. Patrikhane'nin bağımsız, Vatikan gibi bir devlet kurma çabası içinde olduğunu, Heybeliada'daki papaz okulunun açılmasının Avrupa Birliği ve ABD'nin Türkiye'ye yönelik kötü emellerinin bir başlangıcı olduğunu yazıp çizerek var güçleriyle bağıranlar da onlardır.

Karadeniz'in misyonerlik faaliyeti için seçilmiş bir bölge olduğunu ifade edip misyonerleri, tabii ayrımsız bütün Hristiyan din adamlarını hedef haline getirenler de aynıdır.

Onlara göre Batı, Pontus Rum cumhuriyetini hortlatmak için yeraltı faaliyeti de yapmaktadır. (Karadeniz'de tek bir Rum kalmamış olsa da farketmez!) O nedenle Karadeniz ve özellikle Trabzon hassas bir bölgedir. (Tabii devletin derin kesiminde, hatta MGK'da bile bu paronoya adeta resmi bir görüş halindedir ve birçok metinde de yer almıştır.)

Şimdi, Trabzon'daki tek Hristiyan din adamın, oluşturulan bu ortama ve karikatür krizi nedeniyle iyice gerginleşen havaya rağmen korunmaması da adeta cinayeti teşvik edici bir başka faktör olarak ortadadır.

Bu cinayetten sonra şehirdeki bütün yabancıların ve özellikle Hristiyanların korku içinde olduklarını bu soruları soran yöneticilerin gazeteleri yazıyor. Gerçekten de şimdi Trabzon'a hangi yabancı, hangi Hristiyan din adamı ve hangi misyoner gider? Kim artık Pontus Rum cumhuriyeti için faaliyette bulunur!

Karadeniz böylece, 'millici'lerin istedikleri biçimde millileştirilmiş oldu. Böylece bizi bölmek isteyen Batılılara da iyi bir gözdağı verildi.

"Bu çocuğu kimler yönlendirdi?" sorusunu soranlar kendi yayınlarını iyi izlesinler. Yakında bu gibi yorumlara rastlamaları sürpriz olmayacaktır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi